8
Yorum
12
Beğeni
5,0
Puan
3719
Okunma


Öğretmen arkadaşım Olcay Gökçe’ye...
Üzerine zaman sinmiş tavan arasındayım
Gramofonda lâle devri bir şarkı.
Siyah beyaz hatıralar…
Tozlanmış ömrün tahta sandığında,
Siyah ben beyaz sensin
Bize dair umut yokmuş ya
Ondan başka rengi yok mazinin
Gözlerin uzak mıydı? Benden habersiz mi?
Boşuna mı değerdi kimi zaman
Bakışın yüreğime
Yüreğim bir lâlezâr lâleler kan revân
Ne ellerim tuttu ellerini
Ne uzun uzun baktım gözlerine
Ne falan kafenin falan masasında
İtiraf edildi sevdâm
Ne dillere düştü
Sevgilinin isminin söylenmediği devirlerde
Sevdik birbirimizi
Gizli, saklı, sebepsiz…
Her gün bir başkasına “aşkım” denmezdi ki o devirler.
Kahvenin bile kırk yıl hatrının olduğu devirlerdi.
Aşk hatrı için bir ömre değerdi
-k i değdi-
Lâle zamanıydı
Bir şadırvan başında sen
Alnında perçemin
Perçeminin ucunda asılı yüreğim
Bir soğanda saklı ya kırmızı lâle
Yüreğim bir lâle soğanı
Ben toprak ettim göğüs kafesimi sevdâna
Yüreğim lâlezâr, lâleler kan revân…
Ve hicrân!
Eşyalarınız yüklenmiş eski bir at arabasına
Taşınıyorsunuz lâle bahçeli sokaktan
Yanakların al al gözlerine çiğ düşmüş
Eteklerine kapanası ellerim çaresiz
Sevdâyı ayağa düşürmek yok
O devirlerde
Yok sevgiliyi dile düşürmek
Çaresiz bakıyorum arakandan
Arkandan koşuyor çocukluğum
Eve dönüyorum
Tavan arasındayım ,
Gramafonda yine bu şarkı
Yüreğim lâlezâr, lâleler kan revân
Şimdi o sokaktan geçerim yine
Lâleli bahçelerde ruhu çalınmış üst üste apartmanlar
Küçük parklarda el ele tutuşmuş
Sözde sevdâlılar
Ben gözlerine değmiş gözlerimle mutlu
Adımlarken mazîyi
Yüreğimde lâle soğanı açmaya zorlar
Devri geçmiş
Hem ne geçmiş
Yüreğim lâlezâr, lâleler kan revân
5.0
100% (16)