Okuduğunuz
şiir
5.6.2010 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Rutubetli Odamın Merhametsiz Kemancısı
Ra’d eyler; Rab’dan haberleri kırpar Güneş.. Zat kovalar.. sen benden kaçmazsın; meşk.. Zümrüt kolyen dalgalanırken göğsünden, Köşkün girişindeki nöbet tutan baykuşun soluğu kesilir..
Yeşil maviliklerle kıpırdar zümrüt bakışların geceleri, Alev dudakların yıpranır damlalarınla yatağımızda, Zırvalar keravet vakti sonunda bedenlerimiz, Bedenlerimiz erir vücutlarımızda, aşkgecelerinde..
Soğuk ayakların ısınırken bacaklarımda, Sıcacık göbeğinde uyuturum yanaklarımı, Kızarır kollarım rutubetin nemleşmiş damlalarında, ve kokular; rayihana anımsanması eder gönlümü..
Unutula gelmiş yazışların fevki ile celalin özü, Sancağın kutbu feth eder gönlünün tatsız dokunuşunu, Sancıya şevk eylese yüreğinin otsuz zorlayışları, Kim kime denk düştü sevgilim, senin nefesinin bendeki donuk duruşu..
Melodiler akarken kulaklarımdan boynuma doğru, KEman teli ışın telleriyle şuaraları toplar mahzenine, Aşk matemi, mahzenleri alır gelir odamıza bazenleri, Öğlenler; kahvelerimizi yudumlarız yine mahzenlerde..
Sabah olurken tango vakti aralanır vaveyla arzularıyla, Eazim-i udebanın edebiyat vakti.. Şarap kadehlerini ebruleştirmiştir kaddahım.. Beline sarılma arzusu.. kucağıma alır da öyle uçururum gökyüzündeki mahzenime sevdiğimi..
Rutubetli odamın merhametsiz kemancısı, Anlayışsız kalbinin, üzgün savaşçısı.. Minicik yumruklarını sıkarkenki bakışlarının yabancısı, Ben bilindik edebi’n.. sık yumruklarını rayihanam, ki çalamayasın şarkılarını merhametsiz gecelerinde.. ...
Eray DEDİK
Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kişisel fikrimdir,yüreğinizi serbest bırakın ,imla klavuzu yada türkçe sözlüklerle boğuşmayın ,herkesin bildiği edebiyatla şiir yazamazsınız,hissedersen bir yerlerin acıyorsa kağıda dökülen daha etkileyici oluyor,yoksa bu kemancı yüreğe bişey okumuyo...
Keravet sözcüğü sanırım gözden kaçmış" Kerahet" denilmek istenmiş.Şiir de özgün söyleyiş olmakla birlikte, eş anlamlı sözcüklerin aynı dizede kullanılması takılıyor ilk bakışta. Zamanla bu aksaklılkların da giderileceği kuşkusuz. Tebrikler
zakir tarafından 6/6/2010 10:50:46 PM zamanında düzenlenmiştir.
evet.. kelimeyi yanlış yazdığım için utandım şu an. özür dilerim gözümden kaçmış maalesef. kaçması bile kötü gerçi.. çok teşekkür ederim samimi yorumunuz için, çok saolun.. :)
evet.. kelimeyi yanlış yazdığım için utandım şu an. özür dilerim gözümden kaçmış maalesef. kaçması bile kötü gerçi.. çok teşekkür ederim samimi yorumunuz için, çok saolun.. :)
Hep eleştirel şeyler yazdım genç kardeşime. Niye uzunca yazdım? Elbette önemsediğim, değer verdiğim için. Çünkü başka şiirlerinde de var. Değişik, çarpıcı, yeni söyleyişler, imgeler, buluşlar. Ama daha çok çalışmalı, ayıklamayı bilmeli. "Şiir dizesi" olanla, olmayanı ayırt etmeyi. Yoğun ve eksilterek yazmayı.
Sadece şiirin başlığı bile hak ediyor aslında bu denli uzun konuşmayı:
artık daha iyi ve daha anlaşılır şiirler yazacağıma emin olabilirsiniz. :) çok teşekkür ederim beğeni ve yapıcı eleştirilerinize :) hoşçakalın.. ilhamınız bol olsun
artık daha iyi ve daha anlaşılır şiirler yazacağıma emin olabilirsiniz. :) çok teşekkür ederim beğeni ve yapıcı eleştirilerinize :) hoşçakalın.. ilhamınız bol olsun
Pek çok üye, yazdıklarının üzerine sanki hiç kafa yormuyor gibi. Yazdığını bir kenarda bekletip (demlendirip) bir süre sonra yeniden ele alıp çalışmayı düşünmüyor. Yoksa bu denli fazlalıklar (aynı sözcüklerin, benzer ifadelerin tekrarı) hatalar (yazım yanlışları, cümle bozuklukları vs) olmazdı. * Ben, dün gece bu şiiri okuduğumda, şairin başka bir şiirine (Masa ve Garson Kız) kısa bir not düşmüştüm. * Ne yazık ki gündelik hayatta da Osmanlıca sözcüklerin kullanımında (konuşurken) sıkıntılar yaşanıyor: Maruz ile Mazur'u, Tasfiye ile Tavsiye'yi... ve benzerlerini birbirine karıştıranlar. * Ve genç arkadaşlardaki bu Osmanlıca merakını anlamakta zorluk çekiyorum. Çoğu kez hatalı bir imla ve 'yama' gibi duran 'özenti' yapıştırmalar dile ve şiire. Örnekleme: "ve kokular; rayiha(na) anımsanması eder gönlümü.."
Rayiha ne demek? KOKU demek. Öyleyse,
koku(na) anımsanması eder gönlümü.." Bu tümce(dize), sizce ne demek istiyor? Bozuk bir imla. ** "Keman teli ışın telleriyle şuara(lar)ı toplar mahzenine"
Şuara, ne demek? Zaten çoğul bir sözcük. Yani "şairler" demek. Nasıl 'şairler' e yeniden 'lar' çoğul eki geliyor? Doğrusu: "Keman teli ışın telleriyle şuarayı toplar mahzenine" olmalı(ydı)
Rutubet ne, nem ne? İkisi de aynı şey. Yukarıda arz etmeye çalıştığımız fazlalık'lara çarpıcı bir örnek. "Kızarır kollarım nemli damlalarında" ya da " rutubetli damlalarında" . İkisinden biri.
Bu bölümde de aynı sözcüklerin yinelenmesi (gece/beden..) bölümü zayıflatmış. Dahası son dizede "aşk geceleri" demiş. İkinci bölüm (alev dudakların.....) söylemiyle zaten "aşk gecesi"ni imliyor, çağrıştırıyor. Gerek var mı tekrardan nitelemeye, sıradanlaştırmaya, tariflere... Son dize yeniden kurgulanmalı. Belki "Acılar, ıstıraplar erir gözlerinde" gibisinden (bundan daha yaratıcı elbette) farklı içerikle. * Örneğin "mahzen" sözcüğü de çok yinelenmiş. En azından biri eksiltilmeli. ve tüm şiirlerde sözcüklerin tekrarından özenle kaçınmalı şair. * Şiir altlarındaki klişe sözleri (yorum!) okudukça şaşkınlık içinde kalıyorum. Hep olumlama, övgü, yaldızlı etiketler... Nice yanlışla dolu çalışmaların sahibine yönelik bu yanıltıcı notlar, inanın o arkadaşlara sadece zarar verir. Bu şiirlerin dikkatlice okunduğu hususunda ciddi kuşkularım var. Yoksa bu denli tehlikeli yorumlar gelmezdi. Ne olur biraz daha emek biraz daha içtenlik.
Şiirin yüksek bir sanat olduğunu unutmayalım. Bir kuyum ustası inceliğinde, sabırlı olalım. Ter dökelim. Dilimizin ucuna gelen her şeyin (Necatigil Hoca'nın dediğince) şiir olduğu hususunda ikircikli olalım. Kâğıda dökerken uzun emekler verelim. Gerekirse, on kere yazıp on kere yırtalım. Tâ ki has şiiri yakalayana dek.
Hem yazarken hem okurken, eleştirel olmayı ilke edinelim. Alışkanlık edinelim.
80'li yıllardan bize emanet, değerli bir söz. Veysel Öngören'den:
" Her şair, şiiri eleştirerek şair olur "
** Bu siteyi, gerçek bir edebiyat sitesi, şiir sitesi yapmak için çaba gösterelim. Küçük şiir işlikleri olsun her şiirin altı. Gelen eleştirel notları, bir kişilik zaafiyeti gibi algılamayı ve kaba/hoyrat yanıtlar vermeyi terk edelim. Eleştirinin salt çalışmaya yönelik olduğunu unutmayalım. Bazen de yazdığımız (emekler vererek) uzun eleştirilere, şiir sahibi hiç tepki vermiyor. Sanki yokmuş gibi. Bu da incelikli bir tavır değil. En azından kuru bir teşekkürü hak ediyor hakiki yorumcu.
Dileğim Edebiyatdefteri'nin, 'Gönülalmadefteri' havası ve kimliğinden hızla uzaklaşıp, hakiki sanata yönelmesi.
ben size henüz klavye hatası demedim. evet benim hatam. tecrübesizliğimden kaynaklanan ufak fakat önemsenmesi gereken bi hata. İlhan Bey'den özür dilerim.
''çünkü yanlış anlamlara yol açacak fazla büyük dizelere kalkışıyorum. şair olmak gerçekten çok zor olduğu gibi, yürek ve aşk istiyo. özellikle de iyi bir bilgi birikimi istio'' bu cümlenizi alıntı yapmamın nedeni aynı kelimeyi iki kere yanlış yazmış olmanız.''istiyo''--''istio'' hani demişsiniz ya cümle içinde şiir yazmak bilgi ve birikim istiyor.kesinlikle katılıyorum.büyük şairlerin bir dize için yıllarca beklediğini düşünürsek.şimdi yanlış yazmanıza gelelim.klavye hatası diyecek ve geçiştireceksiniz.bu da yanlışınızı bir başka yanlışla kapama yolu olacak.İlhan bey'in güzel yazımına ve yorumuna karşı sizinde aynı şekil bunu yapamamış olmanız üzücü..
merhabalr efendim. öncelikle tezlerinize olan savunmalarımla başlamak istiyorum. ritüel bir anlam oluşturduğum için mtlu oldum ama fazla önyargılı yaklaştınız. rayihana kelimesi tamamıyla doğru bir kullanış. çünkü bnm ordaki kullanış amacım rayihan idi. yani rayihan; sancak bayrağı anlamına gelio.'sancak bayrağı(na). şuaralar olarak kullandığım kelime de gayet doğru. şuara kur'an daki bir suredir. "Kim Şuarâ sûresini okursa, Nûh'u tasdîk edenlerin, Hûd, Sâlih, Şuayb ve İbrâhim'i yalanlayanların ve Îsâ'yı yalanlayanların ve Muhammed'i (aleyhisselâm) tasdîk edenlerin adedinin on katı sevâb verilir". biraz enteresan gelse de kendi aşkımda bir önemi olan konuya değindim bu sureyi ifade ederek. ...otsuz zorlayışlarında bahsettiğim bir ot idi.
sanırım asıl anlatmayı istediğim sözcük mahzenleri, gerçekten 'mahzen' olduğu için farklı birşeyler yaratıyorum ve istediğim gibi anlatamıyorum ufak hatalarımla.. dediklerinizde tamamen haklısınız. çünkü yanlış anlamlara yol açacak fazla büyük dizelere kalkışıyorum. şair olmak gerçekten çok zor olduğu gibi, yürek ve aşk istiyo. özellikle de iyi bir bilgi birikimi istio. ve bana bu konuda ne kadar çok yardımınızın olduğunu sölesem az olur. ileride daha da çok farkedicem bunu. gerçekten çok teşekkür ederim o değerli zamanınızı bana ayırdığınız için. :)
ben size henüz klavye hatası demedim. evet benim hatam. tecrübesizliğimden kaynaklanan ufak fakat önemsenmesi gereken bi hata. İlhan Bey'den özür dilerim.
''çünkü yanlış anlamlara yol açacak fazla büyük dizelere kalkışıyorum. şair olmak gerçekten çok zor olduğu gibi, yürek ve aşk istiyo. özellikle de iyi bir bilgi birikimi istio'' bu cümlenizi alıntı yapmamın nedeni aynı kelimeyi iki kere yanlış yazmış olmanız.''istiyo''--''istio'' hani demişsiniz ya cümle içinde şiir yazmak bilgi ve birikim istiyor.kesinlikle katılıyorum.büyük şairlerin bir dize için yıllarca beklediğini düşünürsek.şimdi yanlış yazmanıza gelelim.klavye hatası diyecek ve geçiştireceksiniz.bu da yanlışınızı bir başka yanlışla kapama yolu olacak.İlhan bey'in güzel yazımına ve yorumuna karşı sizinde aynı şekil bunu yapamamış olmanız üzücü..
merhabalr efendim. öncelikle tezlerinize olan savunmalarımla başlamak istiyorum. ritüel bir anlam oluşturduğum için mtlu oldum ama fazla önyargılı yaklaştınız. rayihana kelimesi tamamıyla doğru bir kullanış. çünkü bnm ordaki kullanış amacım rayihan idi. yani rayihan; sancak bayrağı anlamına gelio.'sancak bayrağı(na). şuaralar olarak kullandığım kelime de gayet doğru. şuara kur'an daki bir suredir. "Kim Şuarâ sûresini okursa, Nûh'u tasdîk edenlerin, Hûd, Sâlih, Şuayb ve İbrâhim'i yalanlayanların ve Îsâ'yı yalanlayanların ve Muhammed'i (aleyhisselâm) tasdîk edenlerin adedinin on katı sevâb verilir". biraz enteresan gelse de kendi aşkımda bir önemi olan konuya değindim bu sureyi ifade ederek. ...otsuz zorlayışlarında bahsettiğim bir ot idi.
sanırım asıl anlatmayı istediğim sözcük mahzenleri, gerçekten 'mahzen' olduğu için farklı birşeyler yaratıyorum ve istediğim gibi anlatamıyorum ufak hatalarımla.. dediklerinizde tamamen haklısınız. çünkü yanlış anlamlara yol açacak fazla büyük dizelere kalkışıyorum. şair olmak gerçekten çok zor olduğu gibi, yürek ve aşk istiyo. özellikle de iyi bir bilgi birikimi istio. ve bana bu konuda ne kadar çok yardımınızın olduğunu sölesem az olur. ileride daha da çok farkedicem bunu. gerçekten çok teşekkür ederim o değerli zamanınızı bana ayırdığınız için. :)
yapılan hoş ve değerli yoruma karşılık mutlu olduğumu belirttiğim için gülümseme ifadesi kullandım. ağlamamı sağlayacak bişi yaptığınızı düşünmediğim için buna önem vermedim.
yapılan hoş ve değerli yoruma karşılık mutlu olduğumu belirttiğim için gülümseme ifadesi kullandım. ağlamamı sağlayacak bişi yaptığınızı düşünmediğim için buna önem vermedim.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.