0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
951
Okunma
Ölmüş kime ne beyaz kelebek
Yol kenarında ben ayakta
Ne bir cenaze merasimi ne bir gözyaşı
Vardı yoktu bu basitlik yitip gitmek
karasal iklimlere itilmiş bir yaşam sindirilmeye müsait aciz vücutlar
yaşama içgüdüsü eteğimden çekiştirip ısrarla söylecek bir sözü var yaşamalısın
sen güzel bir şey söyle yeniden çığır olmazsa bir kapı açılsın
söyledim birkaç kez İstanbul kadar kaldın aklımda
gemiler canım gemiler getire getire uzak denizlerden gemici düğümleri
tayfaların yalnızlığını getirdiniz bana neylerim kim neyler
köpük köpük sönüyor ışıklar bir baş ağrısı bu şehir
yutulacak tek bir hapı var alışır diye söylemiyorum işin kolayı bu
tüm ögelerimi bilir sokaklar herkes kendi hikâyesini etiketledi şehre
hangi kuş özlemini duyar kafesine sahibine diş gösteren köpek
işte bu şehir her defasında aynı şeyi yapıyor bana dönüp durmak
yeni bir köprü o zaman iki yakam bir araya gelecek mi aynısıyım yolculukların
Avrupa Anadolu ikiniz bir oldunuz ikinizden sadece yalnızlık
yenisini alıncaya kadar eskisini kullanma hakkı var bedenimin
eski yeni iki resim arasında yedi fark ilki gözlerin öyle manalı bakmıyor artık İstanbul
yedinci kaldırımlarında bir başka yaşam dedim ya benden daha eskisin sözüm geçmez sana
şansa bak en çok sevdiğim şarkı çalıyor radyoda uçurumun kenarında iteleme
mesafesi kadar yakınım sana ah geçmiş zamanlar bak bu sefer bir İstanbulluk yap
sesini kısarak dinle beni nüfus cüzdanımın maviliğinde hala bir resmiyetim
olduğuna göre bir ortak tarafımız kaldı seninle yaşamak bir erteleme daha
isteyebilirim içinde sen olan güzel kafiyeler olan şarkılarda uydururum
biraz daha gücüm varken nizamiyken duruşum umutsuzluğa dair
tüm kırıntılarımı sindiriver içine dedim ya sen benden daha eskisin
benden daha keskinsin.
Beyaz kelebek avuçlarımda
Şehrimiz aynı
Ne bir cenaze merasimi ne bir gözyaşı
Vardı yoktu bu basitlik yitip gitmek