0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2252
Okunma
..........................................................
V
Karanlık Oda
Bütün gün dolaştı acıyla yollarda
Sanki pranga taşıyordu boynunda
Yoruldu, taşımaz oldu ayakları
Kurudu, tükendi hayat kaynakları
Yaşamak bana haram oldu gerçekten
Kırklar, yediler söylemişti önceden
Can durmuyor çıkmak istiyor kafesten
Tanımıyor kimseyi, uzaklaşmıştı herkesten
Sokağı dönerken evinin yolunda
İki kişi gördü biri diğerinin kolunda
Allah’ım ne güzel bir çift mutlular
Hayat yolunda çok şanslı ve umutlular
Geçti boynu bükük yanlarından
Rahatsız oldu sevinç kahkahalarından
Eve girdi geçti karanlık odaya
Baktı uzun uzun resimli duvara
Saatlerce bir noktada kaldı gözleri
Çıkmıyordu aklından sevgilinin sözleri
Düşündünkçe kalbi çatlayacak oluyordu
Sürekli kendisine aynı soruyu soruyordu
Allah’ım inanmıyor mu bu büyük aşka
Yoksa söylemediği bir şey mi vardı başka
Kapandım ayaklarına, serdim gururumu
Her şeyden vazgeçtim, unuttum onurumu
Kapılar kapandı birer birer üstüne
Dünyaları verirdi sevgilinin tek bir sözüne
Beyninde bir sinek vızıldıyordu
Sanki Nemrud’un canını alıyordu
Sineğin her kanat çırpışında
Dayanılmaz bir ağrı başlıyordu başında
Allah’ım dünya senin, mülk senin
İstediğinden aldın isteyene verdin
Her şeyimi al; malım, mülküm feda sana
Tek istediğim odur, ne olur ver bana
Şükrüm sana, duam sana, kurtar beni Allah’ım
Melekler duydu, gökler ağladı, bitmedi âhım
Sabaha kadar duvarlara vurdu başını
Aldığı kefene sildi kanlı gözyaşını
Kendinden geçti çektiği acıdan
Kanlar akıyordu uyurken başından
VI
Yüreğinin Zindanlarında
Dünyama benzersiz bir karanlık çöktü
Binlerce bülbül benim için gözyaşı döktü
Cevapsız kalan bütün soruların ardından
Su içsin Ceylan’ım bugün sevgi pınarından
Her şeyiyle ne garip bir aşk hikayesi
Yok kelimelerle bu aşkın tercümesi
Ne sonsuz bir karanlık gönlümdeki boşluk
Ayık değil bu can, geçmez yüreğindeki sarhoşluk
Kapattım kapıları gönül dünyamda içerden
Kimseyi almayacak gardiyan, sadece:sen
Ellerim üşüyor yazık kalem tutmayacak bir daha
Yazamıyorum, kalemi daldırıp kanlı hokkaya
Bu nasıl incelik, nasıl bir zarafet
Etmiyor seni anlatmaya sözcükler kifayet
Yüreğim: acılar ve sonbahar denizi
Hayallerim: karanlıklar ve yeis dehlizi
Ah! çığlıkları duymuyor kimse içimdeki
Bir türlü bilmeceyi çözemiyorum sendeki
Bütün çocukluğum, gençliğim ve ihtiyarlık
Hep hüzün, hep acıyla dolu nerde bahtiyarlık
Kapandım içimde bir yere elimde sözcüklerim
Halime bakıp ağlıyor bütün sevdiklerim
Her gün dua her gün bin tesbihat
Bana yari verin, istemiyorum nasihat
Uçmuş gönül kuşum konmuş kaf dağına
Selam verip derdini anlatır Anka Kuşu’na
Deli miyim, evet hem de divane
Ben aşkınla olmuşum pervane
İçimdeki sızıyı bilmez laleler, sümbüller
Bakıp da halime, ses verir bülbüller
Gelin yanıma Mecnun, Yusuf, Kerem
Yaram kanıyor yok mu bir merhem
Neden mutluyken Leyla’lar, Züleyhalar
Sadece bizdedir bitmeyen acılar
Ah! Ben bu sevdayı ne yapayım
Alıp kalbimi hangi tepside sunayım
Hangi terazi ölçecek yüreğimin bağlılığını
Kaldırır mı ki dünya bu aşkın ağırlığını
Zindanda ne zordur tek başına kalmak
Işıktan, yıldızlardan ve senden uzak
Elimde veremediğim kırmızı güller
Deliler bile halime bakıp gülerler
Kalbimde karşılıksız bir teslimiyet
Rabbim nedir bu Leyla’yla rekabet
VII
Hikmet Evi
Dert varsa dermanını göndermiştir Hay
Kalbime oklarını saplamış bir Kara Yay
Öyle bir ucu var ki bu aşk okunun
Tarifi yok onu kaybedeceğim korkusunun
Bütün sırlarıyla ve sorularıyla girdi bir eve
Hemen kapıda yaklaştı ak sakallı bilgeye
Efendim bir dert var bende cismi yok
Ucu keskin açtığı derin yara çok
Günlerdir geziyorum sokak sokak
Kaderimde yazılmış mıdır ona kavuşmak
Dediler sendeki yaranın vardır bir hikmeti
Bu yüzden gelip sundum kalbimdeki mihneti
Bu çaresizlik ve ümitsizlik beni yakıyor
Söylediklerimi herkes sadece şiir sanıyor
Bir aşk ki düştüğü yer derinleşiyor
Her gün yüreğim biraz daha eriyor
Yakında kalmayacak ne madde ne de ruh
Yaşamak ya haram olacak ya da mekruh
Sen bilirsin ne der kitaplar, alimler
Sevgililer neden bu kadar zalimler
Yaptığım her med cezir yüreğime doğru
Bitirmiyor beynimdeki karışık paradoksu
Bak evladım burası hikmet evi
Burada cüce bilirler iki başlı devi
Bizde çözüm yoktur sadece soru
O da söndürmez yüreğinde yanan koru
Düşüncemiz dünya ve ölüm üzerine
Aşk düşmüş senin kocaman yüreğine
Bizde akıl vardır mantık konuşur
Senin cevabın ancak yürekle bulunur
Var git dergahımız sana göre değil
İki büklüm ol, sevgilinin önünde eğil
Seni bilgeler, alimler kitaplar anlamaz
Görmezsen onu kanayan yaran durmaz
Vakit geçirme hemen sevgiliye koş
Onunla paylaş sevgini, delice coş
Onunla bitecek bütün hüznün ve kederin
Çoşkun sular gibi çağlayacak yüreğin
Git şimdi akıl ve hikmet evinden
Seni bekliyor, sevmek için derinden
Çıktı kapatıp aklının suntadan kapılarını
Kopardı dünyayla olan bütün bağlarını
İçinde kocaman bir ümit yeşerdi
Onun için yüzlerce ölmeye değerdi
Koştu hemen sevgilinin huzuruna
Kurban olmak için onun uğruna
Serdi bütün sevgisini dizlerinin önünde
Bir şimşek çakmasını umarak gönlünde
VIII
Yeniden Sevgilinin Huzurunda
Merhaba sultanım dedi titreyerek sesi
Dünyaya bedeldi bir kez gülümsemesi
Eğdi başını hoş geldin gönül dünyama
Seni düşünüyordum girdiğinden beri rüyama
Dualar edip yalvardım Allah’a her gece
Sende anlam buldu kurduğum her hece
Çıkmıyor aklımdan kurduğun cümleler
Solmadı bana verdiğin beyaz güller
Yüreğimden aldı bütün parlaklığını
Kök saldı kalbimde yıktı korku karanlığını
Uykusuz geçen günlerin sabahında
İnandım sana ve aşkına en sonunda
Üzgünüm sana çektirdiğim acılar yüzünden
Anlamaya çalışıyordum bu nasıl aşk derinden
Artık bitti korkularım, yalnızlık son buldu
Dünyama aydınlık girdi karanlık yok oldu
Yüreğim titredi, bahar geldi gönül dünyama
Nasıl bir sevgi bu, başlayınca anlamaya
Sendeki yara bende de sızlıyor
Gönlüm acıyla, durmadan kanıyor
Keşke durdurabilseydik zamanı
Tekrar yaşasaydık o ilk anı
Karşılık verseydim kalbinin sesine
Düşmeseydin ah ateşler içine
Sana nasıl sevindiğimi söyleyemem
Seni artık kimseye yar edemem
Önce bütün saltanatımı yıktın, dağıttın
En üst köşesini oturup gönlüme aktın
Saatlerce yanında kalmak istiyorum
Ah bilsen, seni ne çok seviyorum
Bana sevgimi gösterme fırsatı verdin
Dünya nimetlerini önüme serdin
Artık içelim birlikte aşk şarabından
Şükür dileyelim bizi yaratandan
Ne büyüksün Allah’ım şükürler sana
Mutluluğu tattırdın hem ona hem Can’a
Artık şükrümüz düşmez dilimizden
Bu yüce aşk çıkmaz gönlümüzden
Gittiler ikisi de güllerin arasında kaybolup
Sevgiyle el ele koşarak yürekleri tutuşup
Yemyeşil bir vadide, masmavi suya
Yazdılar aşklarını dağa, taşa, ağaca
Düşmez dillerden artık bu aşk hikayesi
Dolaşır gönüllerde Can’ın mesnevisi
Bana bu mesneviyi yazdıran SULTANIM
Ben sana meftun, seni yaratana HAYRANIM
IX
Sevgili, Annesine Açılıyor
Müjdeli haber bekliyordu sevgilinin evinden
Heyecanı belliydi konuşurken sesinden
Annesi ona sırdaş, sanki bir arkadaş
Dinliyordu kızını, içinde sevinç ve telaş
Anne! dünyama bir Can girdi
Kalbime mutluluk, ruhuma huzur verdi
Ben görmedim böyle büyük bir sevda
Karşılığı yok hislerimin bu dünyada
Bana gülistanda en güzel gül sensin diyor
Tek tek önüme dünya nimetlerini seriyor
Çok ince, duygulu bir yüreği var
Onu görenler Ya Kerem ya Mecnun sanar
Elinde yüzlerce yazılmış dize
Sunmak istiyor derdini size
Anne! ya sevindir beni, dünyama ışık tut
Ya güneşim ol yolumu aydınlat, ya da kara bulut
Ben ne büyük bir sevdanın sevileniyim
İzin ver bana, ona güzel büşra vereyim
Ki benden müjdeli haber bekler şimdi
Bitsin diye bütün sıkıntısı ve derdi
Beni sevgiyle ve şefkatle büyüttün
Düştüğümde kolumdan tutup yürüttün
Canım yandı öptün şifa verdin
Bana her an kol kanat gerdin
Onunla karanlıklarıma güneş doğuyor
Yüreğimde her sözü beyaz bir gül oluyor
Tek tek topladı güllerin güzellerini
İçlerinden seçti iki tane en özellerini
Birisini sana sundu diğerini aşkına
Ne olur kabul et bu gülü, Allah aşkına
Şairdir yüreği, dayanmaz sevgili olmadan
Solar gider, bize verdiği güller solmadan
Solmasın ne o ne de verdiği güller
Kavuşsun sonunda bekleyen gönüller
Bana Sultanım diyor her sözünde
Kötülük yok ne sevgisinde ne özünde
Bilsen anne, ne mutluyum o varken
Rüyada gibiyim benimle konuşurken
Bana gözyaşlarıyla anlattı rüyasını
Paylaşmak istedi bu aşkın yarısını
Anne! Kapıldım bu aşkın seline
İzin ver takılıp gideyim sevgi yeline
Yıldızlar küçüldü o konuşunca gökyüzünde
Hepsi inci gibi işlendi nakış nakış sözünde
Bu inciler benim için örülmüş bembeyaz
Alıp takarsam boynuma, bitmeyecek yaz
Canım annem, biliyorum bana mutluluk dilersin
Gözyaşlarımı pamuk ellerinle silersin
Yaşlar akıtma ne olur gözünden
Bu yürekler kanamasın tek bir sözünden
Anneciğim şimdi sen ne dersen kabul
Sen daha iyi bilirsin hangisi en makbul
Dayanamazdı hiç onun yürek acısına
Kaldırdı başını, sevgiyle baktı kızına
......................................................devam ediyor.....