6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1812
Okunma

Benim sılamdır.
Şu Anadolu’mun toprakları.
Şimdi hasretim,
Bu yerlerin havasına kokusuna.
Ter kokardı toprak kokardı, çalışkandı insanları,
Ve yeşildi ovaları
Şimdi, hasretim oralara.
Uzanır giderdi..
Dumanı dağlara saran kara tren ovasından,
Ve uçsuz bucaksızdı verimliydi ovaları,
Mikrop yoktu, soğuktu suları.
Yeşillikti,
Şimdi özlediğim bizim oraları.
Duman sarardı yeşil yaylalarını.
Baktın mı,göz gözü görmezdi dumanlarından,
Yeşil dağların sisinden ısınan toprağın buhusundan
Çok yerde geç erirdi karları
Ve sonra, coşkun akardı suları derelerinden.
Gün görmemiş orman doluydu dağları.
Horon teperdi kara denizde uşaklar.
Cirit oynardı,
Erzurum ’daki dadaşlar.
Ve halay çekerdi Sivas’tan Van’dan gardaşlar.
Şen olurdu,
Düğün dernek kurulunca Anadolu’da.
Atışırdı kış gecelerinde aşıkları,
Sazlarıyla sözleriyle,
Alkış tutardı onlar atışırken bazıları,
Ellerinde güllerle
Gençleri kızları süzerdi.
Kısık gözlerle,
Kız istenirdi,
Yakılırdı işçi ellere al kınaları..
Dövülürdü bakırlar.
Kapalı çarşılarda pasajlarda
Sergilenirdi altın gümüşler dükkanlarında
Parmak yalatan tat vardı,
Antep de yersen baklavalarda
İçilirdi acılı işkembe çorbalar
Kış gecelerinin uzun akşamlarında
Aşık Veysel’in ise,
Namı sürerdi köylerinde sözüyle,
Pir sultan’ın ise, adı okunurdu
Özüyle,
Hele Hacı Bektaş-ı Veli’in, ileriyi gören gözüyle,
Görürdü dünyayı,
Anadolum ’daki insanlar..
Ahi evran ahlakıyla, eğitilen esnafı çırağı,
Verilirdi onlara
Bitince ahilik ahlak diplomaları.
Ahiliği anlamayıp, sonra sınıfında kalanlara,
Derlerdi,esnaf,
Git köyünde koyun güt gayrı.
Okunurdu şiirler, Karaca oğlandan,
Dinlenirdi hikayeleri yaşlılardan
Anlatılırdı aşklar,
Ferhat ile Şirin’den.
Yada çöllerdeki, Leyla ile mecunundan,
Anlatılırdı daha nice, nice hikayeler,
Kültürlere beşik olmuş Anadolu’dan.
A.Yüksel Şanlıer