3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1789
Okunma

gittin;
papatya kokulu kır çiçeklerini
arıyorum gecenin salkım taneli gözlerinden
oysa;
yıldızları dikmiştim şubat ayazına
sen düştün avuçlarıma “safran çiçeği”
kokluyorum
bilirim bu tadı
ciğerleri yakan poyrazdır bu
üşüyorum
boynu bükük mor sümbülün koynunda
gittiğinde;
genetiği bozuk aşk meyveleri topladım avuçlarıma
damağımda kaldı şırası bozuktu tatları
kustum!
böğürtlen rengi sancıları
hiç mi koklamamıştık çöl çiçeklerini
hiç mi içmemiştik acı badem dallarından aşk iksirini
kaçıncı neşter vuruşum yazgının yeşilimsi duvağına
reçinesi hep mi hüzün damlatır sardunyaların
özümden bir mum yaktım şimdi
geriye kalan bir avuç kül…
şimdi
savrulabiliyorum
boz kırlara, karlı dağlara, engin dalgalara
taş olsa da yüreğim
ağlayan Niobe…
faili meçhul cinayetler işlense de ütopyamda
zaman zaman ekiyorum pembe karanfilleri
kanırtarak koparan ellere inat
acıların koynunda
pembe güller yeşerten
hükümsüzdür şairliğim…
-kır çiçeklerini örtün üstüme-