1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1146
Okunma
Demir sülfürler savururken akşam üstü karanlığına bacalar
ejder kılığında gölgenin,sanki gidişimi kovmaktalar
bir yanım köz,bir yanım kızım acısı
mezar sorucusu anılarım,son günle kavrulup,bağrıma yapışmaktalar
ayrılık nasıl yazılırki, us’umun kelepçesi tayfasız gemi
ben seni,yörüngesiz yıldızlara yazdım,dönmeyecekler,silmeyecekler
bir avuç sıcaklık aldım ellerinden,sende beni unutma emi
ne kadar ağırmış bu şehir,farkına varmadan yaşanan
cehennem çukuru parklar,Firavun’nun okları ağaçlar,kaldırımlar yapışkan
anladım;neden yanık türküler,vedalara yakılan
son çekişin varya beni;resmimi
o gözlerinle,maviye çalan
ben saçlarını okşarım,sen ağlayan bebeğini
ne diyorsunki acaba,konuşmayan dillerinle bana şimdi
takozda konulmaz dönüşüne bu kahpenin,süremiz belli
ben boğuluyorum,sen gülüyorsun
masum-u pak yüreğe ne demeli
kuşlar neden çığlıktaki bizim üstümüzdeki dalda
belki;bu od-u ayrılığın onlarda farkında
yuva zamanı değil iyiki,yuvalar bozulur ya hani sonbaharda
tek sen hep gül böyle,kırılsın kolum kanadımda
Yemen ağıtları,Revan şivanları yakılsada bu deme
kulağına söylediğimi,kimselere söyleme
kösüresi bende tırpanın
büyüsün ayrık otları,tırpana gelsin hele............................Kasım