Çoğalır hep seninle
Ayakları nehirle abdestli
Söğüt dalları
Can alan rüzgâr oynaşında yaprakları

Gülüşler sıyrılır acıdan
Acı saklandığı sığınağından
Doğuş tecellisi
Alır gardını ölüme verdiği anttan

Bir ucu Kuzey kutbu
Bir ucu Afrika
Yaşamak sadece seninle
Bir yüzüm güneş lekesi
Diğeri aysız gece gebesi

Çoğalır azalanlarda
En az çoğalanlar kadar seninle
Ben içinde sen
Sen içinde ben kadar
Mahşer kalabalığı aşk
Tut neresinden tutarsan
Tüm çoğullar
Yabancıl azınlık çoğulunda çoğalır
Kıyamet rahminden ikiz ikiz doğar…
İlahi adalet öylesine hükmediyor ki kainatta yaratılan her zerre onun izni olmadan hayat bulamıyor.Büyüyemiyor,gelişemiyor kısaca çoğalamıyor.İlahi gücün yüce yaratıcının tecellisidir ki canlı cansız ne varsa her şey onun emr-i ilahisi ile gerçekleşiyor.Bitkilerin çoğalması,hayvanların çoğalması ve insanların çoğalması tüm varlıkların hayat bulması canlıların üremesi ilahi emirle vukuu bulmaktadır.Fotosentez dediğimiz olay ne kadar gerçek ki birler bin binler onbin onbinler yüzbinlerce hayatı gerçekleştirmektedir.Bazen öyle oluyor ki bir kayanın arasından kocaman bir çam ağacı hayata kollarını açıyor.Dikenlerin içerisinden bir gül açıyor hayata gülümsüyor.
Öylesine güçlü bir duruş sergiliyor ki sadece hayretinizi celp ederek yüce yaratıcının varlığına şükrediyorsunuz.Öte yandan nehir kenarlarında kollarını,köklerini suya salmış söğüt ağaçları nehrin suları ile her gün adeta abdest alarak varlığına var olduğuna şükrediyor.Rüzgarın can alıcı esmesiyle dökse de yapraklarını kökleri sağlamca olduğu için o da şükrediyor yaradana…
Doğumun gerçekleşmesi de böyledir.Bir can geliyor bir tarafta sevinçler öte yanda acı ama gelecek olan can o acıyı bir an hafifletse de çekilir hissedilir derinden ilahi emir yerine gelecektir.Doğacaktır hayat bulacaktır o canlı doğuşun tecellisi böyle olmak zorunda emir öyle…Vaziyetini alır dünyaya gözlerini açar canlı başka bir ifade ile ölüme karşı gardını alır.Hyat bulacağım doğacağım der adeta ama doğduktan sonra kaderi ilahi nasıl gerçekleşir işte sır dır burası…Ancak yaratıcı bilir o anı…
Heyyy o kadar geniş ki düşünce düşün bir ucu kuzey kutbu bir ucu Afrika işte hayatın mefkuresi hayatın gerçeği budur.Doğmak yaşamak can olmak canla birlikte…onunla yaşamak…Öyle ki bir yüzüm güneş bir yüzüm zifiri gece de olsa doğacağım doğmaktır vuslatım benim çoğalmaktır gerçeğim benim…
Az olanların çoğaldığı çoğaldıkça hayat bulduğu büyüdüğü kol,kanat olduğu hayata tutunduğu senin olduğun için sana dönüşün olacağına inandığı için senle birlikte seninle çoğaldığı…Doğmama can veren sen benim içimde sen ,sana ulaşmak sana erişmek için senin içinde ben olmak tecellisi…
İşte o gün geldi o ilahi aşk mahşeri kalabalık doğduktan sonraki yok oluş değil yeni bir hayatın başlangıcı olması için hayatın yeniden başlaması için o mahşeri gün,o mahşeri aşkın o günün verdiği feveranda her kesin nefsiyle uğraştığı gün yok mu!...İşte o an şimdi tut neresinden tutarsan tut kimsenin kimseye babanın evlada evladın babaya faydasının olmadığı her kesin nefsiyle mücadele ettiği gün.Kımat-i Kübra hesap anı …Şimdi tüm çoğulların yeniden dirildiği mahşer anı…
Günahların mizana tabi tutulduğu an…öyle ki Şu zamanda bir adamın bir günahı, bir kalmıyor. Bazen büyür, yayılır, başkalarına da bulaşır, yüz olur. Bir tek sevap bazen bir kalmıyor. Belki binler dereceye yükselir.
Âhir zamanda bir şahsın hataları ve günahlarının gayet dehşetli bir yekûn teşkil ettiğine dair rivayetler olduğuna dikkat çekilerek “Eskiden, acaba âdi bir adam, binler adam kadar günah işleyebilir mi? Ve o ahir zamanda bildiğimiz günahlardan başka hangi günahlardır ki, kâinatın heyet-i mecmuasına dokunur, kıyametin kopmasına ve dünyaları başlarına harap olmasına sebebiyet verir?” diye sorulur.
Tüm çoğullar
Yabancıl azınlık çoğulunda çoğalır
Kıyamet rahminden ikiz ikiz doğar…
Çoğulların azlardan olması ilkesi birden yüzbinlerin milyonların olması gibi bu olgu tüm çoğulları meydana getirir.Ancak kıymet günü o gün öyle bir günkü hesapların görüldüğü mükafat veya mücazatın verildiği o büyük günde müfafatla müjdelenenlere ne mutlu her şeye anında kavuşacaklar.Bir istedikleri iki olacak ne mutlu onlara.
Şükran Hanım sizin şiirlerinizin içerisine girmek kolay olmuyor.Derinliği olan veciz şiirleri yorumlamakta bir hayli izah gerektirebiliyor.Ben böyle algıladım eğer yanlış anlaşılmalara sebebiyet verecek kısımlar var ise hatırlatır iseniz derhal düzeltelim.Sizi tanıdığım için çok şanslı hissediyorum kendimi.İnanın çok güçlü kaleminiz var.en kalbi sevgi ve saygılarımı sunuyorum.Kutluyorum.selamlarımla.