0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1008
Okunma
Gece sessizce kapatır gözlerini
Mavi rüyalara,
İki ayaklı gölgeler yürür
Zamansız kâbuslar gibi
İblislerin yüreğinden meleklerin dünyasına
Zaman zulmün vicdanında
Gökyüzünü satın almış savruk rüzgârların
Tokatı kadar acımasız ve haksızdır.
Yaşamın duraklarında beklerken
Artık biliyorum korkulu düşlerini
Uzun ve müzmin yalnızlığının ellerinde
Tükenmiş insanlık gibi duran
İblis kumpasları...
Gönül mezarlığına gömdüm yıldızları
Bir tek sen kaldın gönlümün meskeninde
Kaderin kilidi yaşamının kapılarını kaparken
Bir güneş süzülür sevginin penceresinden
Karanlığın damarlarına.
Yaşamın koridorlarında kirli bir dünyayı
Yıkıyor kutsal güneşin ışıkları
Kara bulutların ardından sessizce akarak.
Sen yaprak yaprak acı ve hüzün döken
Sonbahar çiçeğisin
Tanrı ’nın sarı sayfalarından
Savrulan gövdeni taşımaktan yorgun
Talihi fırtınaya tutulmuş yelkenlisin.
Sevgi limanında her dinlenişinde
Bir vazo çatlar ellerinde
İki damla yaş dökülür sarıgülün gözlerinden
Seni bir güneş izliyor uzaklardan
Diyojen ’in feneriyle
Çözmek için bilmeceni
Susup gitmeden sonsuzluğa...
Ahmet TIĞLI 24.1.2010 (Sevgi Merdivenleri)