5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1523
Okunma

......Ankara’da seneler önce şahit olduğum bir yaşam kesiti.Ailelerin karşı çıktığı evliliğe,gençler kaçmak üzere anlaşırlar.Ama erkek arkadaşı gelmez.Ve o kız,her gün durağa gelerek,beklerdi.Sonrada,bir şey olmamış gibi giderdi.Çalışıyorduda bir iş yerinde.Mahalle,esnaf,ailesi ve iş yeri arkadaşları,bu davranışını bilir saygı duyarlardı.....o saatlerde zamana dalar,o anı yaşardı.Bildiğim kadarıyla,senelerce beklemiş.o sevginin önünde saygıyla eğiliyorum,şu an bile.
Bir kız tanımıştım,bindokuzyüz yetmişlerde
unutamam,halen adresi beynimde
düğümlenmiş bohçası elinde
otobüs durağınada beklerdi
aynı saatlerde......
kavil vermişler bir delikanlıyla
orada bekleşelim diye
on sene geçmiş aradan
sözüne sadık,bu güzel bayan
saçlar dağınık zaman yitik gözlerinde
ve ilk geldiği günkü elbiseler üzerinde...
perçinlenirken bakışları ufkun ötesine
sevgi abideleşirdi sessizce öylesine
bu gün de beklenen gelmezdi gene ahtına
avantaya değildi beleşçi serçelerin çığlığı
avaz eder yanarladrı bahtına
kuşluk vakti kargalar,basarlar şamatayı
zamanın geldi diyerek
kapıda karşılardı babası,önünde eğilerek.....
bu nasıl bir sevdaydı,nasıl bir demdi
gizemlere revan olmak orda biterdi
değişerek urbaların giderdi mesaisine
o lahzalar yaşanmamış gibi
donardı bünyesine....
şahitken mahalleli bu aşk-ı ezaya
ibret-i misâldi sanki;eder biçilen insanlığa...
şimdi,Sümerler’den harf dilenirim
bu muhabbeti yazmaya
belkide;sevmelerin bitişine
az kala...
o yere kurulan yapılar sıva tutmazmış
Feride’nin çeşm-i yaşı
tuzdanmış....
keşke;zühre yıldızına dilek deseydi
ağ gülü seven çocuk
onu sevseydi........ Kasım