3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1294
Okunma
(ALPAGUT-TEMMUZ.2006)
Domatesler kızardı..
Erik dalda bozardı..
Çepin vurdum karığa;
Üstüm-başım tozardı!!(!)
Elim çimen paklıyor..
Karga dalda “gaklıyor!”
Karınca yola düşmüş;
Kışa azık saklıyor..(!)
Paçam doldu erice.()
Dolu yağdı irice..
Çiftçimiz ağıt yakar;
Mal kalmamış dirice!
Fasulyede yok kılçık..
Toprak sulanmış; balçık..
Kart börülce satılmaz;
Yağmur-çökek, Dal! Yol! Çık!
Çaydan dinle şırıltı..
Arılardan zırıltı..!
Malı para edenin;
Gözlerinde pırıltı..!
Geverlerde yok yarık.()
Lebalep doldu arık..
Arık silme dolmazsa;
Bekle dur!; çıkar karık.(!)
Can erik, cana değdi..
Küpeli dalın eğdi..
Kara erik sorarsan;
Pestili kışın yeğdi..
Tarhana seren boğa;()
Siyah boğu tez oğa!
Beyaz boğda tarhana;
Bekle ki, güneş doğa!(!)
()Erice: Kuru çimen püskülü.
()Gever: arık ya da ark denen toprak su kanalından; karık denen ve suyun öbür karığa taşmaması için, yeli denen tümseklerle ayrılmış tarla bölümlerine suyun çevrildiği yer.
()Yere serilen ve bezden yapılan geniş sergi.
Mustafa SUNA
Sarıcakaya İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni/ESK.