24
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1415
Okunma

Zaman gaddar, leş ölüsü dakikalarda
özeniyor haftalara, aylara ve de yıllara
takvimler döküyor yapraklarını
Makus bir talihe günlerce ağlayarak
Ömrüm kocamış,
Geçemez kısacık hilaf çemberinden
nefessiz kara basan çöker ,gecenin orta yerine
bir ihtimal daha var diyerek,
dikerim gözlerimi ,yorgun ışıyan sabahlara
düş minderinde boğuşurum
beklenen aydınlık zürriyetsizdir oysa
koca ömür üşür yüreğimde,
empozeli zemheri ayında
kangren girmiş hoyrat yaşamın telvesine
her evrede usulca kurur can damarım
meşakkat saliselerinin ardında bitkin kalırım
aşk yükü ağırdan ağırdan
vurur günah semerini sırtıma
nasıl da baba yiğittir kader
kendi kör zindanında volta atar
şafaklar umutsuzdur yürekte
karanlığa mahkum düşlerim
güvercin uçmaz ,yağmurun çığlığında
bende özgürlük gün sayar
döverim diye demiri tavında
alır gider yirmi dört saatimi,
gözümden düşen iki damla
doluşurum darıcık ömrün dergahına çaresiz
tez geçen zamanın kucağında hayalim oturur
doğarken iğneyle kazılmış temeli yıkılsa da
bir güvercin kanadından vurulur
bir çocuk isyan eder içimde
gönlüm,kavrulurken kendi yağında
Zaralıcan İstanbul 2010