8
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1373
Okunma
Hayatın anlamı üzerine ne kadar
çok yorum yapılırsa yapılsın
hayat nedense hep anlamlı
olarak karşımızda durur
örneğin insanlar olarak alışkanlıklarımız
vardır
gurbet trenleri alır gider bizi
sonra
yangınlar çoğalır söndürmek mümkün olmaz
yare mektup salınır
sabır ellerde nasır
gözlerde fer kalmaz
şiirler yazarız
gidenlerin dönmeyeceğini
unuturuz
Varlığımız yokluğumuzla karılır
Hayrettin’e o kadar söyledim
Balıkçı Dostu’nun yanında
ama Hayrettin hep ayrı telden çaldı
Şehmus’un akortsuz bağlaması gibi
başımın etini yedi
lakin Şehmus’un bağlaması
ayar oldu
Hayrettin hala kendi gazında
nerde duyarlığımız
yanlızlığımız
Feneryolu tren istasyonunda
mühürlü gözlerde işlenmiş yağmur
Veli’yle bilek güreşi yapmışız
anılar yapışmış
yakama
yakamda Mustafa’nın karanfili
kalmış dünden umursamaz delikanlılığında
ezberimde o yıllar tüm sevecenliğiyle
Hangi şanslı gençlik aşkıydı Kadıköy
meydanında saat sabahın 4’düydü
Helen çıkıp gelmişti o gün akşama doğru
St. Antuan’dan Helen
Nasrani duaları vardı latince
ben anlamazdım
anlasamda farketmezdi
dededen has müslümandım
aklıma gelmezdi zaten böyle şeyler
Helen sevmişti beni
Arada kalsın diye mi unutuldun ey meydan saati
iskelede ada’ya giden tekneler
daha kaç tane yolumda gelip gittiler
Helen’i görmedim
son Kınalı gezisinden sonra
yani 1986
Bu denli İstanbul yaralı mıydı kalbimde
Eyüp Sultan’a serdiğim halı
Sahaflar’da aramadığım kitap var mı
Süleymaniye’de Hala’m sağ mı
trikotaj devam eder mi
o arabeskte ben ne arardım
İstanbul Üniversitesi
girişine uzanmış yorgun bedenim
Damarımda yoklukların tüm krallığı şahane
istemedimki benimle gelsin bu akşamlar
sürüp gidiyorsa ama bahanesi ne
anlamak çileyle koşut
Kasacı Fahri’nin
evinde
şiir yazdım
saat sabahın bilinmez
zamanı
son.
5.0
100% (5)