-Her biri azra da biten bir düştü-


Müneccimler tarafından
Ustaca kurgulanmış mağduriyet senaryolarıyla
Efsunlu kesişmeler yaratıldığından bu yana
Çocukların düşleri çürütüldü
Nabzı uyumsuz atıyor artık bu dünyanın


Binlerce ebe beklerken pusuda
Çağına yakışmayan mayın tarlalarını oyun yurtları yaptılar
Hayatla ustaca sek sek oynayarak kazandılar yaşamlarını
Bildiler, toprak insan kustukça
Bir şanslarının daha olmayacağını
Yaşlarından önce yetişti kaybetmenin bedeli


Başka başka coğrafyalarda yaşayan çağdaşları
Kutsal kentin mirasçıları addedilip
Başkalaşma genleriyle çoğalırken
Şövalye masalları dinleyip
Kutsal kanlarda yıkanan yüzükler takılıyor
Birer vebal gibi parmaklarına
Emperyal perileri tarafından
Sarmaşık gülleriyle bezenip büyütülürken
Düşleri bağlılık yeminleriyle terk ettiriliyor
Değerlilik ve yeterlilikleri
Fizik ve kimya bilgileriyle ölçülüyor.


Bir çocuk düşünden,kendinden geriye kalan son gayretle soruyor...
“Anne !
eğer bilebilseydin bu kadar acı çekeceğimi ,yine doğurur muydun beni?”
Annenin cevabı kırmızı bir mühürle dudaklarında asılı kalıyor


Gözyaşlarınızın âhı varsın dursun şimdilik düştüğü topraklarda
Siz sakın ola !
Baharını bitirmeyen bir ömür gibi kalkıp gitmeyin...
Gördüklerinizi unutmanın başka yolları da varken
Vazgeçin !
düşlere yakışan gözlerinizi gömmeyin toprağa


Yazmaya vardıklarımla,
Kaygılı bir dalga kırılırken
İçimde
Hadi sizde üzerinize kat kat şiir giyinip
İçinizden de bir veda şarkısı söyleyin


Çocuklar !
gözleriniz güldüğünüzde de aynı renk midir,
Ben bunu hiç bilemedim !



Nur GÖREN