İntikam alıp da sonunda pişman olmaktansa, affedip de pişman olmak daha iyidir. cafer b. muhammed
faruk tabak
faruk tabak

KUTLU ERENLER GELDİ BU GECE

Yorum

KUTLU ERENLER GELDİ BU GECE

( 1 kişi )

3

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

878

Okunma

KUTLU ERENLER GELDİ BU GECE

Bu şiirimi

Herkes bu vatan kimin diye sorarken

’’Bu vatan toprağın kara bağrında yatanlarındır ’’ diyen Orhan Şaik Gökyay’ımıza

İstiklal Marşı Şairi’miz Mehmet Akif Ersoy’umuza

Burada isimlerini sayamadığım nice vatan şairimize ozanlarımıza



Bıraktıkları eserlerde destanlaşan kefensiz yatan isimleri unutulmuş can mehmet’lere

Bu topraklara asıl vatanlarını Orhun Selenga Tanrıdağları’nı bırakıp gelen
dedelerimize

Anadolu’ya barış sevgi adalet getiren Alp Erenler’e

Hünkar Hacı Bektaş Veli
Yunus Emre
Abdal Musa Sultan
Baba Kaygusuz
Hacı Bayram Veli

Daha nice gönül erlerine bilim adamlarına bilgelere



Dandanakan
Mohaç
Zigetvar
Niğbolu .... Daha nicelerinde


Sakarya Meydan Muharebesi’nde
Çanakkale’de
Yemen Çölleri’nde
Conkbayırı’nda
Sivas Erzurum Amasya kongrelerindeki
değerli büyüklerimize

Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları’na

Kutsal Vatan’ımızı
işgalci düşmanlara karşı canı pahasına savunan
Nene Hatun
Hasan Tahsin
Sütçü İmam

ismini bilmediğimiz kahramanlara

Mehmet’lere

Lazıyla kürdüyle çerkesiyle
omuz omuza savaşan
kahraman yiğitlerimize


Tek yürek tek bilek Anadolu insanımıza

ve onların asil evlatlarına

ithaf ediyorum.

Fatma Ana aşure yapar
yapar Hü diye diye
ol mubarek erenler
gezer Hü diye diye

derem derem bir su ver
susuz gitti çölde şehitler


Horasan’dan çıktılar yola
selam ettiler sağa sola
Anadolu’da verdiler mola
yurt yaptılar Hü diye diye


derem derem bir su ver
susuz gitti çölde şehitler


Nice gece yorgun uykusuz
Dedeleri susuzdu onlarda susuz
Alanya beyi Sultan Kaygusuz
asasını aldı Hü diye diye

derem derem bir su ver
susuz gitti çölde şehitler


Harun çok gözyaşı döktü
yıllarca gezdi boynu büküktü
Erenler el verdiler O’da öptü
sonra gittiler Hü diye diye

derem derem bir su ver
susuz gitti çölde şehitler






Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

Kutlu erenler geldi bu gece Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Kutlu erenler geldi bu gece şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KUTLU ERENLER GELDİ BU GECE şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Devrani
Devrani, @devrani
29.1.2010 08:41:27
Kökleri derinlerde bir yanardağ patlamasaydı.Her zamankinden farklı , herzamanki gibi güzel .Gönlüne yüreğine sağlık Baba Harun.Saygılarımla
DALLI MUSTAFA
DALLI MUSTAFA, @dallimustafa
28.1.2010 23:51:36
Alpagut: Tek başına cengâver, serdengeçti.
Alp; Yani, yiğit. Gut; Yani kutsal, mukaddes. Alpagut (ya da Alpakut) : Kutsal savaşçı, kendini kutsal değerlere adamış yiğit.
Bütün toplumlarda, dinlerde buluna gelmişlerdir. Kamikaze, Samuray , Şövalye, Rencer, vb. benzer isimlerle.
Türkler, Alpagut demişler. İslâm’la müşerref olunca, Ahmet Yesevî okulunda yanmışlar, pişmişler, saflaşmışlar. Selçuklular’da Alperen olmuşlar, Osmanlılar’da Akıncı. Sûfî olmuşlar; inkılâbî sûfî.
Halk içinde, halkla beraber, hak üzere yaşamışlar. Farkı fark etmişler ve farklarını fark ettirmişler. Beden dili kullanmışlar. Halktan alkış değil haktan rıza beklemişler. Onlara: “şöhret âfettir” diye belletilmiş. Bilinmemişler. Hiçbir yerde ama, her yerde olmuşlar. Onlar az, ama çok olmuşlar. Selçuklu’yu dağıtıp; Osmanlı’da toplamışlar. Devleti konuşmuşlar.

Bazen kalaycı, bazen attâr, bazen nakşıbend, bazen hallâc; kâh rençber, kâh somuncu olmuşlar. Hakk’dan alıp, halka dağıtmışlar. Çok iyi dil kullanmışlar (Dil,Farsça; gönül demek). Sınır boylarında at koşturmuşlar. Ribatlarda nöbet tutmuşlar. Bin atlı akınlarda, dev gibi orduları yenmişler. Bir adım ötesi,onlar tarafından planlanmış. Tek başlarına bir ordu olup, Voyvodoları devirmişler.

Abdurrahmân Gâzî, Danişmend Gâzî, Seyyit Battâl, Mustafa Abdü’l-Vehhâb, Sarı Saltuk, Malkoçoğlu, Mihâloğlu ve niceleri.

Onlar, birleştirmişlerdir. Hem sünnî, hem de alevîdirler. Türk’ler Türk, Arap’lar Arap bilir onları. Sünnî’ler sünnî, alevî’ler alevî bilirler. Gönüllerde yer etmişlerdir. Her kes onları kendilerinden kabûl etmiştir.

Günümüzün alpagutları... Alpagut olmak ne zaman kesintiye uğramış ki!! Onların; hayatta, “tapulu” (taptıkları) malları yoktur. Rızık ve ecel endişeleri yoktur. Kuyruğuna kabak bağlamış fare misali; çektikçe sıkışan ve fareyi, kedilere yem eden kabak gibi görürler, Dünyâ malını.

Erzurum’lu Alvar imamı, Muhammet Lütfî Efendi’nin, hayatta, tapulu malı olmamış. O; gönüllere mâl olmuş, gönüllerde yer kapmış. Alvar’dan yola çıkınca, derlermiş ki: “Ah... Efe Hazretleri benim arabama binse”, Erzurum’a varınca; “Âh... benim evime misafir olsa”, “Âh... Benim soframda bulunsa”. Her kes, gönlündekini ona sunmuş. O da, mal taşımadan, gönülden gönüle, gönül taşımış.

------Günümüz alpagutlarının eli çantalıdır... Bilinmezler; ama, bilinirler. İyi sporcudurlar, edebiyatçıdırlar, şairdirler, siyasetçidirler, sanatçıdırlar, ekonomisttirler, yayıncıdırlar, toplum doktorudurlar, danışmandırlar.



Üç boyutlu okurlar; Vahyi, insanı ve kâinâtı. Onlar, çözüm üretirler, problem değil. İnsan, kâinatta, Allâh’ın halîfesidir.Vahy’i uygulamakla görevlidir. Bu üç boyut; anlamadan, birleştirmeden görevlerini yapmaları mümkün değildir. Alpagutlar; anlarlar, anlatırlar ve birleştirirler.



Bir siyasi ,ekonomik oluşum, basın, yayın faaliyetimi var; onlar, hep arka planındadırlar. Oluşumların rûhudurlar. Siz, onların tezâhürünü (görünümünü) seyredersiniz. Rûh, görülmez; oluşumlar görülür. Beyinlerine, zamanında, “şöhret, âfettir” diye kazınmıştır. “Çığ”ın düşmesi için bir “çığlık” yeterlidir. potansiyeli, bir çığlıkla, kinetiğe dönüştürürler.



Sanatçıyla, sanatı konuşurlar. Sanatla, Allâh’ın boyasını(Sıbğatu’llâh) buluştururlar. Bakarsınız; bir yayın yönetmeniyle beraber yansımaları, yayın ilkelerini, başka bir ortamda; tanınmış bir holdingin yönetim kurulu başkanı ile beraber, ortakları konuşurlar; Sığır tipi ortaklar ile koyun tipi ortakları. Sığırlar, otlamak için değil, savunmak için bir araya gelirler. Kurt kokusu alınca toplanırlar, savunmaya geçerler. İki sığır, sırt sırta, yüz kurdun hakkından gelir. Koyunlar ise, otlamak için bir araya gelirler. Kurt kokusu alınca paniğe kapılırlar. Bir kurt, yüz koyunun hakkından gelir, dağılır giderler. Ekonomik krizler gelince, ortak tipine göre oluşumlar ayakta kalır, ya da yıkılırlar. Anlayan, anlamıştır. Anlamayan, başına gelince anlamıştır…!



Siyâsetçiyle, siyâseti konuşurlar. Bazen tâ merkezinde yer alırlar. Alpagut; “ gönül” der, siyâsetçi ise ; “akıl”. Seçimlerde, “gönül” diyenler kazanırlar, “akıl”diyenler kaybederler.



Onları; bazen, tarlada lastik ayakkabı ile domates çapalarken, bağlarken görürsünüz. Çocukları ninnî ile uyuturlar. İyi beyin programlarlar. “Çene-vizyon” yaparlar. Ekin biçerken, çay demlerken..... görürsünüz onları. Her işin uzmanıdırlar. Îmanlı, edepli, liyâkatli, vicdanlı ve de sâdıktırlar. Bakarsınız; makrô’da , bakarsınız; mikrô’dadırlar. Olaylara dâimâ tââ yukarılardan bakarlar. Her büyük karenin, küçük karelerden oluştuğunu iyi bilirler. Kare-kare giderler. Kare atlamazlar. Bu yüzden karamsarlık sözlüklerinde yoktur. Kara-kara düşünmezler. Kara-kara değil; kare-kare..!!



Bulun bakalım; nerede bunlar?? Damarlarda kan gibi dolaşıp dururlar. Belki, siz; belki, hemen yanınızdaki............

Mustafa SUNA

Sarıcakaya İmam- Hatip Lisesi Mes. Ders. Öğrt.ESK.




DALLI MUSTAFA tarafından 1/28/2010 11:54:04 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zübeyde Gökbulut, @zubeydegkbulut
28.1.2010 22:45:19
" herkes bu vatan kimin diye sorarken
bu vatan toprağın kara bağrında yatanlarındır diyen orhan şaik gökyay'ımıza İSTİKLAL MARŞI ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY'a ve nice vatan şairimizin
destanlaştırdığı kefensiz yatan isimleri unutulmuş can Mehmet'lere

bu topraklara asıl vatanlarını orhun selenga Tanrıdağları'nı bırakıp gelen dedelerimize
Anadolu'ya barış sevgi adalet getiren alp erenlere
Mevlana Celalettin Rumi
Hünkar Hacı Bektaş Veli
Yunus Emre
Abdal Musa Sultan
Baba Kaygusuz
Hacı Bayram Veli gibi daha nice gönül erlerine bilim adamlarına bilgelere

Malazgirtte Dandanakanda Mohaç Zigetvar Niğbolu'da
Sakarya Meydan Muharebesi2nde Çanakkale'de Yemen çöllerinde
Conkbayırında Sivas Erzurum Amasya kongrelerindeki büyüklerimize
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına yurdunu işgalci düşmanlara karşı canı pahasına savunan nene hatun hasan tahsin
sütçü imam daha ismini bilmediğimiz kahramanlara can mehmetlere
lazıyla kürdüyle çerkesiyle omuz omuza savaşan
kahraman yiğitlerimize tek yürek tek bilek Anadolu insanımıza ve
onların asil evlatlarına "

Nur içinde yatsınlar. Hakları helâl midir acep ?????
Gittiler " Hû " diye diye
Teşekkürler, Saygılar


© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL