24
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1462
Okunma

Bir kadın
Sessiz ve solgun…
Bir büyü adeta dudaklarda.
Panzehiri ise uzaklarda
Evi çeviren çitlerin ardında
Evrenin içinde hapsolmuş düşleri
Kendi de o evrende
Düşleri de.
Ne yazık ki
Ayrılmış ikisi içinde
İki, dar hücre.
Kadın suskunluk…
Sorsanız kendi bilmez
Kaç tarlaya bedel
Beyaz teni?
Ah, böyle miydi evi?
Bir annesi, kendi gibi çaresiz,
Bir de babası, tüccar edalı…
Geriye kalan ise on kardeş.
Beşi henüz ispatlayamamış varlığını
Ki kendisi de onlardandı.
Satıldı birkaç kıraç araziye.
Üstüne ne düğünler yapıldı
Gündüz gece.
Gitti hiç bilmediği bir eve,
Kendi gibi üç kadının olduğu
Sürgün köye.
Karşısında bir adam…
Sanki tüm bu büyü yapan,
Kendisine satılan.
Dünya yumdu gözlerini.
İşte…
Eziyordu filler “gelin”cikleri.
Hapsoluşlar, yok oluşlara sebebiyet verir.
Bir yokuş vardır
Açamaz gelincik.
Bir de yok oluş vardır.
Ah daha gencecik
Yok, oldu bir “gelin”cik daha,
Bir kırda.
Biraz kan…
Biraz acı…
Gerildi mühürlü çarşaf dama.
Ki görsün herkes
Bir fil tarafından
Ezildi bir “gelin”cik daha.