12
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1595
Okunma
’’ bir kenti böylece bırakıp gitmek
içimde bir kaygı bin bir soruyla ’’
beni bir kurşunun kanatlarında
bulup koklayacaksın annem
hızarlar kıracak dalları belki baharlarını.
öyle sakin, kıpırtısız aydınlanacak gökyüzü
yüzünde sınırlı yaşam durgusu
yılları kanatırken defne yapraklarında
hep aynı türkümüz yalım yalım
aktüllere benzeyecek saçların annem
ben yangınlarında üşüdükçe anıların;
şu köşede koştursun isterdim haylazlığım
yani kırıyorken bir vazoyu
dağılıverseydi ortalığa tomurcuklar ve umut !
umudun ki çekip giden deli kuşlar,
her seferinden geç dönen bozcaada vapuru.
sen yorgunluğu görme yüzündeki yolcuların annem
larvaları dinle,asi çağanozları, başkaldırıyorumdur bu
çünkü isyanımda maviyecek hüzün
bir gülünç patlaması sarsıverdiğinde sokakları
kır rüzgarlarından topladığım
sevinçler göğerecek çay bardaklarında
zencefil kokuları onarırken bütün yaraları
bir çılgın çekiverecek anıları düşlerin ağı ile
belki o kız çocuğu salınıverecek
göziçi denizlerinde annem
tutun ellerindeki fırtınaya onun
avuçla kalbimi
ganimettir bu
yani benim hayata suskun annem
sil fotoğraflardaki gözyaşını
ki ürkmesin çocukluğum...
Devin Karaca
5.0
100% (9)