Kirpiklerin ok gibiydi hilaldi kaşın,
Gülerken inciler gibi parlardı dişin,
Belki de benden çok küçüktü yaşın,
Garibi ateşlere atıp, yaktın ya bu gece…

Beni kollarına takıp da sendin gezen,
Bir gül gibi bülbülün halinden sezen,
Dost düşmana karşı eziyordun bazen
Acı sözlerle ciğerimi yaktın ya bu gece…

Gönlün havalarda yüksekten gezersin,
Ben zenginim diyerek gariban ezersin
Sırat köprüsüne varınca suçun sezersin
Günahına bir günah, kattın ya bu gece…

Gözlerine baksam çok seviyordu beni,
Burnuma ne güzel de kokuyordu teni
Sanki bazen havadan kapıyordu nemi,
Hâkim gibi kalemi, kırdın ya bu gece…

Tartışmamız akşamlara kadar sürdü,
Tanıyan tanımayan kavgamızı gördü,
Saatler gösterdiği zaman üçü-dördü
“Herkes evine” deyip, sattın ya bu gece…

Akşam eve varınca vakitler geçmedi,
Gözüm akla-karayı ayırıp da seçmedi,
Gönül seni düşünmekten vazgeçmedi,
Beni zindanlara da, tıktın ya bu gece…

Başın dinç olmayınca nasıl uyursun,
Gönül perişan halini kime duyursun,
Senin gözünü kara toprak doyursun
SAVCI’nın mezarını kazdın ya bu gece…
SAVCI