3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1817
Okunma

Ara sokakta köhne bir meyhane,
Üç dört masa
Etrafında,bir iki sandalye tabure.
Müdavimler aşk ile yüklenmişler yasa.
Gelirler gün çökünce her gece,
Tarih evvelinden kalma taş plak
Maziyi hatırlatır hece hece.
Üçbeş kadeh sonra
Sonra; buğulanır gözler.
Her gönülden ayrı hatıra
Ayrı nağmeler ayrı sözler.
Arada bir söz böler geçmişi;
’’Agop usta hele bir tazele’’
Köşede tek başına denizci eskisi.
Tek konuştuğu Agop usta,
Her gelişinde seslenir
Tok sesiyle ’’Agop Kalimera’’
Başıyla herkeze sonra.
İçkisi rakı,
Yediği hep aynı meze.
Elâ gözler buğulu üzgün,
Derinliklerinde kaynıyor hüzün.
Ustayla içiyorlardı bir keresinde,
İlk defa gözünde yaş görünce
Bir acı yayıldı ya ta içimde.
Ne vardı bu esrarlı adamda
Beyazlanmış saçları sakalıyla.
Merak bu ya,
Sordum ertesi gün Ustaya.
Gözleri bir an daldı derine,
Sonra dudaklarından
Dökülen kor gibi bir iki kelime:
’’Sevdi bir Rum dilberi
Ama Pasamı terk etti
O gün bugündür her gece
Mekânıdır şu köşe,
Unutamadı be evlât
Acıydı yediği tokat’’
İçim burkularak baktım
Köşedeki adama,
Lânet ettim lânet ettim sevdaya! ...
Bilge Göksel
5.0
100% (1)