0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1308
Okunma

Dirayetli bir insandı, Sultan Dördüncü Murat han
Korkusuz bir padişahtı, hiç çekinmezdi düşmandan.
Bin altı yüz otuz sekiz yılında, Bağdat’a vardı
Bu şehri fethetmek için, askerle etrafı sardı.
Safeviler hükmederdi, Bağdat şehrine o yıllar
Muhasarayı görünce, olduğundan çok korktular.
Safevi hükümdarının, içine bir korku düştü,
Vezirlerini toplayıp, konuyu acil görüştü.
Sultana suikast için, üç casusunu gönderdi
Casuslar bir gece vakti, hanın çadırına girdi.
Hemen hançerleri çekip, yatağına yaklaştılar
Öldürmek için sultanı, gözlerini kararttılar.
Sultan derin uyur iken, bir rüya gördü aniden
Rüyasında çok sevdiği, hocasını gördü birden
Aziz Mahmut Hüdai dir, birden giren rüyasına
Misafir olmuştur ona, o mübarek dünyasına
Rüyada otururlarken, şeyh birden ayağa kalkar
Devletlü sultan Murat han, şaşkınlıkla ona bakar
Hazreti Pir haykırmakta! "Oğlum Murat kalk ayağa"
Hocası kalkarken zaten, edepten kalkar ayağa
Gelen emirle mübarek, hızla yerinden doğruldu
Rüyada olan bu doğruluş, o an birden gerçek oldu
O rüyanın etkisiyle, yatağından hızla kalktı
Ellerinde hançer olan, bu yabancılara baktı
Aniden bir hamle ile, yatağından kalkıverdi
Başucundaki gürzüyle, üçünüde yere serdi
Gösterdiği kerametle, Şeyh Hüdai hazretleri
Olası bir felaketten, kurtardı o mübareği
Rabbim o mübareklere, bizi layık kullar eyle
Yarın o mahşer gününde, bu NURİ’ye rahmet eyle