3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1240
Okunma
Bu gece dokunsa rüzgar
İpeksi saçlarıma
Tıpkı parmak uçlarının hafifliği gibi değse
Her bir teline
Ve ben gözlerimi kapatıp geçmişi yaşasam hayalinle…
Oysa adını anmaya korktuğum yıllar çoktan yaşandı
Ve kimse yolcu etmedi birbirini
Veda ettiğimin farkında olmadan el sallamıştın sen
Giden bir pırıltının ardından…
Bir şüphenin acısı kalmalıydı sende,
Bunun hesabını sormalıydın sen
En yaralayıcı cümlelerle…
Yanıldım…
Sen suskunluğun zaferini kazanmış gibi,
Sigaranı dudaklarına aldığında uçup giden duman gibi izledin
Kayıp giden benliğinin hatıralarını…
Konuşsaydın sen
Ve kışa dönseydi baharlar
Çöl olsaydı denizler
Ama sen susmasaydın…
Kabuk tutan yaralara olan minnetindendi
Uçurum kenarında bile kendine duyduğun güven…
Görmeliydin aynaların yansıttığı izleri
Ama
Sen
Ardında yaşadın aynaların
Sırların karanlığında boğulduğunu bile göremeden
Yok ettin gerçek yüzünü hayatın…
Bense hep yangınların içindeydim
“Buradan gitmek zor” diyerek
Bakarken bile buğulu gözlerime
Dumanlı yüzüm bir gün sende öleceksin diyordu bu yolda
Burada kalmak, geç kalmak aslında sana
Sözcüklerin diliyle her gün intihara kalkışmak
Ama kolayı seçmedim sen gibi
Bu yaşam bir hediyeyse
Ağır ağır ölmek yakışır bana…
5.0
100% (3)