(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ayrık bir biçem,harika bir söylem,yetkin imgelemler... Şiir sanatının sınırları içinde bulunan çoğu veri'yi bu şiirde bulmak olası. Özene/emeğe erdemle.
Merhaba sn: Aysu Alegori, Yerine, bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme sanatıdır. Miş Alegori… Ve Alegoriyi, nefsin her isteğine amade edilmesi adına müthiş sergilemişsiniz. Aşağıda, okuduklarımdan anladıklarımı sizinle paylaşmak istedim… Alegori
Mabedin duvarı yasak ve ıslak Ruhumda şarabın rengi (buradaki Mabed Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal marşımızda dile getirdiği “değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli” sözü ile ifade ettiği mabed midir ? )
Aşk mı günah mı ?
Ne önemi var canım istiyor seni
Tapındığım aşk eğriyse eğri Bana vuran ışıklarınız Hastalıklı bir duygu Aşağılanmış günah Yasak ve ıslak Çürüyen atlar gibi kokuşmuş Natürmort kadar sıkıcı Duvardaki heykeller.. ( mahremiyet duygularının ince sınırında ifadeler olsa da bir nebze su götürür olduğundan dolayı bu kısma sözüm yok)
Aşk bende kalandır Kasıklarda tutkal cehennem ( Burada “kalan AŞK” hani o bildiğimiz ve kutsallığı olan duygu mu? Yoksa şu her köşe başında yanında kağıt mendille satılan yada takas edilen şey mi? Her hissin adı aşk oluyor da artık…)
‘kasıklardaki tutkal’ ??????
Hangi tanrı kırbacını çıkarır Bacak arasına ..
Yani kısacası doğru anladım mı bilmem ama, mahremiyetin bu derece amiyane tabirlerle ifadesinden dolayı edebiyat adına rahatsızım. Etik değerlerimizin bu derece dejenere edilmesinden elem duydum. Her türlü yasakların delinmesi, bilinmelidir ki; ifade özgürlüğünden ziyade, değer yoksunluğudur… Sağlıklı topluma ulaşmak için Avrupa bile değerler peşindeyken, tabuları yıkmak adına ölçüsüzlük, toplumda sapkınlıklara meyle sebep olabilir… Bırakacağımız miraslardan biri edebiyatımızsa, okuyucu ve yazar olarak yakışanı yapmak bir anlamda borcumuzdur.
beğendiğim bir cümleyi düşünmemiz adına, paylaşmak istedim
'UĞRUNA ÖDENECEK BEDEL YOKSA: DEĞER DE YOKTUR''
Selamlar
DenizCem tarafından 12/4/2009 5:47:50 AM zamanında düzenlenmiştir.
''Evet, belki de bir bay yazsaydı bu kadar tepki vermezdim. Hani derler ya ‘sonuçta erkektir, elinin kiri’ ama aynı durumda kadın için aynı cümle söylenmez de, kadın ağır bir tabirle aşağılanır…''
bunun arkasına iyi saklanmışsınız ayrıca kimin edepli kimin edepsiz olduğu burdan belli olmaz ,biz çok gördük sıkı savunucuların edepsizliklerini perde arkalarından..
kapitalist sistemin bize sunduğu ilişkilerle sorguluyorsunuz şiirimi gerçi onuda anladığınız sanmıyorum ben, oysa ben aşka yasa ve yasak koyanlara karşıyım ,
Evet, belki de bir bay yazsaydı bu kadar tepki vermezdim. Hani derler ya ‘sonuçta erkektir, elinin kiri’ ama aynı durumda kadın için aynı cümle söylenmez de, kadın ağır bir tabirle aşağılanır…
Düşünün, töre cinayetlerinin süre geldiği olaylar kökenini, o dönemler yanlış diye tanımlananların şimdi ‘en doğru’ diye düşünülüp de yazıldığı bir şiir Alegori. Tabiî ki tasvip etmiyorum töre cinayetlerini, fakat düşündüklerinizin uygulandığı bir dünya, cinayetlerin üzerimizde bıraktığı acıdan farksız olurdu sanırım… Ayrıca ben de hiciv ve taşlama yazıyorum, üstelik yazdıklarımda cinsiyet ayrımı gözetmem sadece “edeb ya hu” yu unutmam ve mahremiyet sınırlarına saygı duyarım .
Buyurun aşağıda bir örnek; İki Tekerlekli Arabalar
bir içim su etrafında kaz sesleri yükseliyor kah yüzecekler kah ziftlenecekler
geçmiş herşeyden yemeğin kokusundan geçer gibi yıllanmış şarap belki öyle öldürücü yanı da yok biraz kahkaha attırır biraz da ayarttırır utanma falan da bilmez fena mı olur
panjur kapatmaya da gerek yok dünkü bakire mi kapıları açık gelmelerini de beklemez sağır mı, kör mü körüksüz veya körüklü, ne fark eder atlar arabasına gider sahibi falan da yok başına buyruk bu işte aramaz kuyruk başı kıçı belli değil
dudakları çelik gibi ışıldar yanında bekçi köpeği anında havlar zenginin malı var, garibin canı bir cilve, iki kaş göz arası yoktur bunun yasası tasası dillere sürünür yağlar hazırdır maskarası
onu daha ilk adımda alırlar ağızlarında su kaynayanlar kabıyla tanırlar, yaşıyla tanımazlar biraz da tuzlu olsun tuzsuz derse kanmazlar
kaymaklılar veya kaymaksızlar yeter ki olsun ayrım yapmazlar… taşların üzerinde atlarlar koşarlar kocaman adımlarla coşarlar iki tekerlekli arabalar
Ben burada her kapı kutsaldır ve dokunulmaz diyorum.Sizin yazınız tam aksini-isteyenin mahrem gözetmeksizin her kapıyı kırabilme hakkını- savunuyor . bu arada “yürü git” demişsiniz şiirin müellifi sizsiniz ve ortak paylaşıma açık, yoruma açık görünürken şiiriniz siz sanırım alkışlanmayı eleştiriye yeğliyor ve olumsuz bulduğunuz eleştiride amiyane ruhunuzu sergiliyorsunuz… sayfanızla ve üslubunuzla bir bütün olmuşsunuz… kolay gelsin…
bu şiiri bay bir şair yazsaydı acaba aynı eleştirileri ona yazacak mıydınız bunu çokı merak ettım ben ,bu şiiri bir bayanın yazmasıdır sizi rahatsız eden ,varın rahatsız olun ,sizi rahatsız ettiğime memnun oldum,demekki doğru yazmışım
yürü git töre cinayetlerini sorgula sen ,o değerlerden dolayı çok bedel ödendi hala da durmuyor mezarları bile bellı değil.
mabedinden çıkıp kırbacını çekmişsin,ama ben şairim öyle yazdığımın arkasında dik dururum , varın siz rahatsız olun
''Evet, belki de bir bay yazsaydı bu kadar tepki vermezdim. Hani derler ya ‘sonuçta erkektir, elinin kiri’ ama aynı durumda kadın için aynı cümle söylenmez de, kadın ağır bir tabirle aşağılanır…''
bunun arkasına iyi saklanmışsınız ayrıca kimin edepli kimin edepsiz olduğu burdan belli olmaz ,biz çok gördük sıkı savunucuların edepsizliklerini perde arkalarından..
kapitalist sistemin bize sunduğu ilişkilerle sorguluyorsunuz şiirimi gerçi onuda anladığınız sanmıyorum ben, oysa ben aşka yasa ve yasak koyanlara karşıyım ,
Evet, belki de bir bay yazsaydı bu kadar tepki vermezdim. Hani derler ya ‘sonuçta erkektir, elinin kiri’ ama aynı durumda kadın için aynı cümle söylenmez de, kadın ağır bir tabirle aşağılanır…
Düşünün, töre cinayetlerinin süre geldiği olaylar kökenini, o dönemler yanlış diye tanımlananların şimdi ‘en doğru’ diye düşünülüp de yazıldığı bir şiir Alegori. Tabiî ki tasvip etmiyorum töre cinayetlerini, fakat düşündüklerinizin uygulandığı bir dünya, cinayetlerin üzerimizde bıraktığı acıdan farksız olurdu sanırım… Ayrıca ben de hiciv ve taşlama yazıyorum, üstelik yazdıklarımda cinsiyet ayrımı gözetmem sadece “edeb ya hu” yu unutmam ve mahremiyet sınırlarına saygı duyarım .
Buyurun aşağıda bir örnek; İki Tekerlekli Arabalar
bir içim su etrafında kaz sesleri yükseliyor kah yüzecekler kah ziftlenecekler
geçmiş herşeyden yemeğin kokusundan geçer gibi yıllanmış şarap belki öyle öldürücü yanı da yok biraz kahkaha attırır biraz da ayarttırır utanma falan da bilmez fena mı olur
panjur kapatmaya da gerek yok dünkü bakire mi kapıları açık gelmelerini de beklemez sağır mı, kör mü körüksüz veya körüklü, ne fark eder atlar arabasına gider sahibi falan da yok başına buyruk bu işte aramaz kuyruk başı kıçı belli değil
dudakları çelik gibi ışıldar yanında bekçi köpeği anında havlar zenginin malı var, garibin canı bir cilve, iki kaş göz arası yoktur bunun yasası tasası dillere sürünür yağlar hazırdır maskarası
onu daha ilk adımda alırlar ağızlarında su kaynayanlar kabıyla tanırlar, yaşıyla tanımazlar biraz da tuzlu olsun tuzsuz derse kanmazlar
kaymaklılar veya kaymaksızlar yeter ki olsun ayrım yapmazlar… taşların üzerinde atlarlar koşarlar kocaman adımlarla coşarlar iki tekerlekli arabalar
Ben burada her kapı kutsaldır ve dokunulmaz diyorum.Sizin yazınız tam aksini-isteyenin mahrem gözetmeksizin her kapıyı kırabilme hakkını- savunuyor . bu arada “yürü git” demişsiniz şiirin müellifi sizsiniz ve ortak paylaşıma açık, yoruma açık görünürken şiiriniz siz sanırım alkışlanmayı eleştiriye yeğliyor ve olumsuz bulduğunuz eleştiride amiyane ruhunuzu sergiliyorsunuz… sayfanızla ve üslubunuzla bir bütün olmuşsunuz… kolay gelsin…
bu şiiri bay bir şair yazsaydı acaba aynı eleştirileri ona yazacak mıydınız bunu çokı merak ettım ben ,bu şiiri bir bayanın yazmasıdır sizi rahatsız eden ,varın rahatsız olun ,sizi rahatsız ettiğime memnun oldum,demekki doğru yazmışım
yürü git töre cinayetlerini sorgula sen ,o değerlerden dolayı çok bedel ödendi hala da durmuyor mezarları bile bellı değil.
mabedinden çıkıp kırbacını çekmişsin,ama ben şairim öyle yazdığımın arkasında dik dururum , varın siz rahatsız olun
Tapındığım aşk eğriyse eğri Bana vuran ışıklarınız Hastalıklı bir duygu Aşağılanmış günah Yasak ve ıslak Çürüyen atlar gibi kokuşmuş Natürmort kadar sıkıcı Duvardaki heykeller..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.