9
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2613
Okunma
Telâşe yamaçlarında, en asude yerim
Mezar taşların, sur diplerin, hep kederlerim
Sırayla kayboldu, sende yoksan ne ederim
Gel gitme ne olursun, bu işte bende varım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Asil saray kızıydın, oldun konsomatris sanki
Gün geceye bakar ağlar, an işte o an ki
Gelir belki Ulubatlı , az daha dayan ki
Çıkmaz sokaklarında, bir kokunu ararım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Hani lal olur haramiler, görünce seni
Değişmez körpe goncaya, âşıklar bir buseni
Çözülmez bir bilmece, gamzelerin deseni
Kan dökülür ağzımdan, şerbet içtim sayarım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Laleler siyah değil, matemini tutmuyor
Eşin yok benzerin yok, başkası avutmuyor
Kâbuslar pusu kurmuş beynime, uyutmuyor
Haram ol, pamuk döşek, mermerde de yatarım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Billûru yok, yakamozlar nazlı çalkalanır
Gelse Yahya Kemal, Süleymaniye’n utanır
O tepeden baksa Orhan Veli , belki tanır
Mehtaplı gecelerde, hicaz hıçkırıklar duyarım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Minareler arası, kandillerin sermedim
Gelen vurdu, gidende, mürüvvetin görmedim,
Savrulur buklelerin, nazar değer örmedim
Dönülmez akşamın ufkunda, enginleri tararım
Ah bu İstanbul ah, sanki ağlama duvarım
Tepelerin, sayarım artık değiller yedi
Har vurduk, harman savurduk olduk mirasyedi
Bedenin lime, lime, asil ruhun ebedi
Hesap kaldı mahşere, anca orda sorarım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Sende yanar mısın, her söze aldandığına
Düştün mü “badem gözlü körler” mezarlığına
Acep baksam mı ninemin çeyiz sandığına
Çok özledim, yaşlarım mı, hep içime atarım
Ah bu İstanbul ah , sanki ağlama duvarım
Ağlama, ağlama benim ağlama duvarım
İsmet BABAOĞLU
5.0
100% (2)