Yandıktan sonra körpecik canlar Neye yarar dağdan inen hayvanlar Herkes duysun şahit olsun ezanlar Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Kalmayacak kimsenin kimsede ahı Dağılacak göreceğiz bahtın siyahı Gelecek gecenin elbet sabahı Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Televizyon verdi gördük geleni Her bir hain alkışlandı aleni Bu topraktan adaleti sileni Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Ey ermeni beslemesi ey kansız itler Aç mı kaldı kanınızdaki o bitler Hesap sormak için bekler yiğitler Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Dal olmadan kırdığınız filizler Hafızalara kazındı o hain izler Hala anaların yüreği sızlar Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Yetim yavruların kanayan yarası derin Dünyaları değil onlara bir baba verin Canı yananın canı, olamaz serin Affetmeyecek bu millet hesap soracak Tamer TAŞ
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Ey ermeni beslemesi ey kansız itler Aç mı kaldı kanınızdaki o bitler Hesap sormak için bekler yiğitler Affetmeyecek bu millet hesap soracak
O günleri görmek için neler vermezdim...hesap günü tez gelsin artık... çok güzel bir şiir okudum sayfanızda o güzel gönlünüze sağlık sevgili kardeşim selamlarımla
hesabı sorulmasına sorulacak elbet amma velakin neye yarar.Onca canlar gitti,onca ocaklar yıkıldı sonrasında vatanın birçok yeri satıldı. -Derken dağdan inenler,bağdakileri bile kovdu..
-Umarım birgün bu vatan/daşları ile bütünlük içerisinde huzurla yaşar -kaleminize bin sağlık olsun efendim /harikaydı
Mahzun Prenses... tarafından 1/2/2011 11:15:22 PM zamanında düzenlenmiştir.
Zaten asıl yara o... Bu Millet hesap sormuyor... Öyle bir kaderci zihniyettir ki yönetimde olanların sakat düşünceleri bile kaderimiz sanılıyor. Biz Milletçe iyi niyetimiz gururumuz ve hoşgörümüzle yaklaştıkça sonuçları her seferinde acı oldu ancak bir şey unutuluyor aynı Millet eğer bir tokat patlatırsa o tokatı yiyen bir daha dığrulamaz... Bence bunu dikkate almak gerek.
Yandıktan sonra körpecik canlar Neye yarar dağdan inen hayvanlar Herkes duysun şahit olsun ezanlar Affetmeyecek bu millet hesap soracak ==================================
Hainlerin uğursuzların rağbet gördüğü, Namuslu insanların çepeçevre örüldüğü, Bir devirde yaşıyoruz... Sanki zaman tersten işliyor gibi... Ama bu günler de geçecek, Milletin yüzü hep gülecek, Az kaldı sabretmek gerek, Bir daha acı çekmeyecek Millet ilelebet.. Saygılar ...
ülkenin bu acı tablosuna seyirci kalmak insanlıktan çıkmaktır
Yurttaş dediğimizin nitelikleri (bir amacı, bir kavramı) olmalı, özgürlüğe ulaşma isteğiyle coşmalı, hakkını gerektiği yerde savunarak, yurttaş olduğunu, vatanını koruyarak vurgulamalı. Hepimiz bu ülkenin yurttaşlarıyız, küçük insan, büyük insan olamaz. Hepimiz halkız ve aynı haklara sahibiz. Çünkü bizler bu vatan için, din-dil-ırk gözetmeksizin, gözünü kırpmadan ölenlerdeniz. Görme ve görülme yolları dışında, bir kuşaktan ötekine asla değişmeyeceğiz.
Ne başka ülkenin baskılarıyla, ne de yandaş yazarların safsatalarıyla, bu topraklar tartışılamaz ve hiç kimsenin, bu ülkenin mertlerini, adam gibi adamlarını (değerlerini) kirletmeye hakkı olamaz Bin yıldır süregelen insan haklarını değiştirip parçalayamaz. Bütün dünyada etnik ve din kökenli siyasetler yıkıldı, iptal edildi.. Vatandaşlık siyasetiyle etnik katliamlar ve soykırımlar önlendi veya önlenmek üzere. Bizim ülkemizde hala etnik kökenli, din merkezli bir siyasetle, insanlar birbirini eziyor, hırpalıyor.
DÜNYANIN EN BÜYÜK GÜCÜ HALKTIR. Bu konuda herkes üstüne düşen görevi yapmalı, bulunduğu yerde özgürlüğün ve kardeşliğin mücadelesini vermeli. Yıllardır sahte dincilerin yaptıkları katliamlara ( Maraş’ta, Sivas’ta yaşananlar) rağmen, onca baskıya, onca sömürüye( iç ve dış etkenler) rağmen, bu ülkenin halkı kardeşliğini hiç bozmadı. Bin yıllık tarihini, amelesiyle, işçisiyle, çiftçisiyle, öğretmeniyle, mühendisiyle hep korudu, bu günlere kadar sürükleyip getirdi.
BİN YILLIK TARİH BOZULAMAZ Amerika’yı şemsiye olarak kullananlar, Amerika’nın sunduğu teknik ve stratejik sıralamaları uygulayanlar, bu ülkeyi nasıl bir batağın içine sürüklediğinin farkındadırlar. Sınıf kültürünün baskın çıktığı bir düzenin içerisinde, halk son yüzyılın en berbat günlerini yaşıyor. Şiddet ve korku dolu günlerden geçiyoruz, bilinçli ve organize şekilde halklar arası düşmanlık ve linç ortamı yaratılıyor.
Laik ve demokrat insan yapısına tahammül edemeyenler, yıllardır tarihi tekerrür ettirdiler Menemen’ de Kubilay’ı, Ankara’da Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Behiye Üçok’u ve daha nice değerleri katlettiler. ’dayatmalar, tehditler, baskılar ve şiddet, (öldürmek asmak kesmek) birileri birilerini himayesi altına alacak ve istediği gibi şekillendirecek ben gibi ol sevdası yenilenme gerile gözün açılmasın eşek gibi yaşamaya alış, benim işime geldiği gibi ki sırtına bineyim, seni ezeyim, yok edeyim’
İNSANIN YAŞAMA HAKKINI ELİNDEN ALANLAR, İNSAN ÖMRÜNE DOKUNULMAZ KUTSALLIĞI HİÇE SAYANLARDIR Şu anda ülkemizde yaşanan bu cehennem sahnesini tasvir etmek mümkün değil. İnsanlar tezgâhlarla, dümenlerle yaka paça toplanıyor, içeriye tıkılıyor, ama yargılama nedense uzadıkça uzuyor. Hukuk adaletten çok karar mekanizmasıdır. Toplum, kimler suçlu kimler suçsuz diye merakla beklerken, yargılama ne hızlandırılıyor ne de karar veriliyor. Bunun yanında medya gücünü kullananlar bir sürü yalan dolanla, insanların beynini oyalıyor ve kurcalıyor. Birinci perde, ikinci perde, üçüncü perde diyerek, olayları bir tiyatro sahnesine çevirenler, hakim medya vasıtasıyla halkı oyalamayı başarıyor.
Bir zamanlar üniversiteyi bitiren kendisini kurtulmuş olarak ilan ediyordu. Şimdi, yalnızca kendi yarınlarını garantiye alan patronların ve taşeronların kazandığı zamanlardayız. Ülke halkı Diyarbakır’dan tutun da, İstanbul’la kadar, işsizliği ve beraberinde gelen yoksulluğu en yoğun ve en acı biçimde yaşıyor.
Açık saray havasıyla, bu ülkede localarda oturan ağalar beyler, şeyhler, (ağır adamlar) halkı Türkiye tarihinde görülmemiş bir kısırlaşmanın içine doğru sürüklüyor. İnsanlar bu önderler tarafından hadım ediliyor, bütün güzellikleri ellerinden alınıyor. Tezgâhlarla, dümenlerle insanların kişiliğine saldırılıyor, toplum seyirci kalıyor, toplum suspus olmuş.
Özelleşen yandaş medya ne yapıyor, eleştirilmesi gerekenleri eleştirmiyor. Bu ülkenin en büyük değerleri eleştirilirken, cemaatleri, dernekleri siyasi güçleri eleştirilemiyor, gerçek yüzleri ortaya dökülemiyor. RTÜK şehit cenazelerine yasak koydu, RTÜK halkı uyandırabilecek konulara yasak koydu. Hangi candan, hangi kandan olursa olsun, binlerce insanın yaşamını yitirdiği bu topraklarda, kalanlar ruhsal ve bedensel olarak bunun acısını taşımaktadırlar.
Bu toplumu, başrolünü şeytanların oynadığı bir savaşın içine doğru sürüklemeye, insanları bilgisiz ve yoksul bırakmaya, aşağılamaya hiç kimsenin hakkı yoktur.
Bu ülkeyi koltuk sevdasıyla bu hale getirenler utansın Ülkede açlık ve yoksulluğun daha da artacağı günler yaklaşırken, egemem burjuva ideolojisi tarafından kendilerine biçilen rolü büyük bir istekle oynayanlar, İslam dinini ‘’politik bir din’ haline getirmeye çalışıyor.
Kimler hangi ülkenin baskısından kurtulamıyor. Kimler çıkarları uğruna bu ülkenin değerlerini değersizleştiriyor. Kafamızı kemiren binlerce cevapsız soru, bizleri zıvanadan çıkarıyor. Toplum uyanmasın diye
SEÇME HAKLARI ELLERİNDEN ALINARAK, İNSANLAR KISIRLAŞTIRILIYOR Kısırlaştırılma işleminde insanlar önce aç bırakıldı, yoksullaştırıldı. Haliyle denize düşen yılana sarıldı, Kimisi hırsız, kimisi arsız oldu. Kimisi de karnını doyurmak için, karar mekanizması tek olan derneklerin, cemaatlerin müridi (köle) oldu. Elini verip kolunu kaptıranlar, önce toplumdan uzaklaştırıldı, sonra beyinleri yıkanarak robotlaştırıldı. Beyinler artık itaat etmeye kuruldu.
Bu önderler, yazarları-profesörleri-mühendisleri-öğretmenleri bile ele geçirip birbirine zincirlediler, ayaklarına pranga takıp, sessizleştirdiler. Menfaatleri için özelleştirdiler. Topraklar satılıyor, tesisler yıkılıyor, dükkânlar kepenk kapatıyor, fakir fukaranın acından ağzı kokuyor. Hastane köşelerinde sandalyesiz dizler titriyor, insanların canı yanıyor, insanlar çaresiz inliyor. Çünkü bu ülkede, hastaneden çok cami yapılıyor, kütüphaneden çok kuran kursları açılıyor, doktordan, öğretmenden, mühendisten çok imam yetiştiriliyor. Bu düzensiz düzenin önderleri, Diyanete milyonlarca ödenek ayırırken, sokak çocuklarının tiner çekip insanlara zarar vermesine aldırış etmiyor. Sokaklar tehlike kokuyor, sokaklar ölüm kokuyor.
İcraatlar özel hizmete dönüştü, halk ya cemaatlerin, ya da partilerin esiri oldu. Bu ülkenin altın kadar değerli olan gençleri şekillendirilmek için eritildi.
İNSAN CANI OLABİLDİĞİNCE UCUZLADI İnsan hakları koltuklara yerleştirilenlerin inisiyatifine bağlı kaldı. İnsanların iradesinin yanında tüm güzellikleri de ellerinden alındı.. Durup düşünmek lazım, insanları bu denli değersizleştiren önderleri, kimler-neden seçiyor.
KUL KULA HÜKMEDİYOR Ülke iç savaşa doğru sürükleniyor. Bizlere bağımsızlığımızı kazandıran, huzurumuz için canını kurşunlar önüne atan değerlerimize şükretmemiz gerekirken, bizler bir etnik ve din merkezli kavganın içinde çırpınıyoruz, birbirimizi yiyoruz. Uygarlık ölçeğinde neyi ne kadar becerebiliyoruz. Aile, dostluk, kardeşlik bağları kalmadı, gitgide yabanileşiyoruz.
‘’herkesin bir derdi var, zamanları veya mekânları değişen bir derdi var herkesin, gizlice cebine sızan’ İnsanların iradesi elinden alınıyor, tek bir insana veriliyor, hükmetme yöntemiyle köleleştiriliyor. Bu topraklarda insanların hakları ellerinden alınıyor, insanlar acı çekiyor, kimse duymuyor çığlıklarını. Bu ülkede umarsızlıkla, vurdumduymazlıkla, cellâtlar besleniyor.
En basiti, cemaatlerde karar mekanizması tektir, insanlar tek kişiye odaklanıyor. Haliyle insanlar sunulanı uygulamak zorunda kalıyor, kısırlaştırılıyor. Oysa, toplumu birbirine düşürenlere itaat etmek ve düşüncelerini dinlemek en büyük insanlık suçudur. Bilinmeli, yontma taş devrinden beri, bu ülkenin insanları hiç kimseye esir olmadı. Bağımsızlık savaşı veren bu ülkenin insanları bunlara göz yummayacak. Bu haksızlıkların hesabı elbet sorulacak.
İNSANLARIN YARINLARINI YIKANLARIN, YARINLARI OLMAYACAK Gençler kendi bilincini her gün yeniden içselleştirerek, diktatörlerin dayattığı saçma ve yapay dinleri, elinin tersiyle itecek, reddedecek. Kimse boyun eğmeyecek. Okullarda, yurtlarda, baskıcı anti-demokratik tüm uygulamaları protesto edecek. İnsanlar kaybettiği özgürlüğünü geri isteyecek. Bu da yine gençlerin ‘’seçim yapmak zorunda olmadığı bir yaşam’ için mücadele vermesiyle gerçekleşecek. O gün mutlaka gelecek Bu müritlerin (kölelerin) çocuklarının gözleri mutlaka açılacak. Bu çocuklar babaları gibi, ağaların, beylerin (kan emicilerin) esiri olmayack.
Adının yanına aldığı unvanı koruyamayan, medya gücünü kullanarak insanların beynini kurcalayan, bu düzensiz düzenin önderleri, yetişen gençliğin yaşama hakkını elinden alsa da, onuruna asla alamayacak. Çünkü bağımsızlık savaşı veren bu ülkenin insanları, bu kötü manzaraya seyirci kalmayacak. Elbet birgün uyanacak ve içinde biriktirdiği çığlığı haykırmak için fırsat bulacak.
son dönemin panaromasıydı yazdıklarınız... olup biteni o kadar geniş bir perspektifte tahlil etmişsiniz ki duyarlığınızın boyutları gözler önüne serilmiş... bir serzeniş olarak kaleme aldığım şiirin vereceği mesajın üzerinde bir yorumdu değer kattın sevgili dost ... teşekkürler sevgiyle..........
Bu ülkeyi koltuk sevdasıyla bu hale getirenler utansın Ülkede açlık ve yoksulluğun daha da artacağı günler yaklaşırken, egemem burjuva ideolojisi tarafından kendilerine biçilen rolü büyük bir istekle oynayanlar, İslam dinini ‘’politik bir din’ haline getirmeye çalışıyor.
Kimler hangi ülkenin baskısından kurtulamıyor. Kimler çıkarları uğruna bu ülkenin değerlerini değersizleştiriyor. Kafamızı kemiren binlerce cevapsız soru, bizleri zıvanadan çıkarıyor. Toplum uyanmasın diye
SEÇME HAKLARI ELLERİNDEN ALINARAK, İNSANLAR KISIRLAŞTIRILIYOR Kısırlaştırılma işleminde insanlar önce aç bırakıldı, yoksullaştırıldı. Haliyle denize düşen yılana sarıldı, Kimisi hırsız, kimisi arsız oldu. Kimisi de karnını doyurmak için, karar mekanizması tek olan derneklerin, cemaatlerin müridi (köle) oldu. Elini verip kolunu kaptıranlar, önce toplumdan uzaklaştırıldı, sonra beyinleri yıkanarak robotlaştırıldı. Beyinler artık itaat etmeye kuruldu.
Bu önderler, yazarları-profesörleri-mühendisleri-öğretmenleri bile ele geçirip birbirine zincirlediler, ayaklarına pranga takıp, sessizleştirdiler. Menfaatleri için özelleştirdiler. Topraklar satılıyor, tesisler yıkılıyor, dükkânlar kepenk kapatıyor, fakir fukaranın acından ağzı kokuyor. Hastane köşelerinde sandalyesiz dizler titriyor, insanların canı yanıyor, insanlar çaresiz inliyor. Çünkü bu ülkede, hastaneden çok cami yapılıyor, kütüphaneden çok kuran kursları açılıyor, doktordan, öğretmenden, mühendisten çok imam yetiştiriliyor. Bu düzensiz düzenin önderleri, Diyanete milyonlarca ödenek ayırırken, sokak çocuklarının tiner çekip insanlara zarar vermesine aldırış etmiyor. Sokaklar tehlike kokuyor, sokaklar ölüm kokuyor.
İcraatlar özel hizmete dönüştü, halk ya cemaatlerin, ya da partilerin esiri oldu. Bu ülkenin altın kadar değerli olan gençleri şekillendirilmek için eritildi.
İNSAN CANI OLABİLDİĞİNCE UCUZLADI İnsan hakları koltuklara yerleştirilenlerin inisiyatifine bağlı kaldı. İnsanların iradesinin yanında tüm güzellikleri de ellerinden alındı.. Durup düşünmek lazım, insanları bu denli değersizleştiren önderleri, kimler-neden seçiyor.
KUL KULA HÜKMEDİYOR Ülke iç savaşa doğru sürükleniyor. Bizlere bağımsızlığımızı kazandıran, huzurumuz için canını kurşunlar önüne atan değerlerimize şükretmemiz gerekirken, bizler bir etnik ve din merkezli kavganın içinde çırpınıyoruz, birbirimizi yiyoruz. Uygarlık ölçeğinde neyi ne kadar becerebiliyoruz. Aile, dostluk, kardeşlik bağları kalmadı, gitgide yabanileşiyoruz.
‘’herkesin bir derdi var, zamanları veya mekânları değişen bir derdi var herkesin, gizlice cebine sızan’ İnsanların iradesi elinden alınıyor, tek bir insana veriliyor, hükmetme yöntemiyle köleleştiriliyor. Bu topraklarda insanların hakları ellerinden alınıyor, insanlar acı çekiyor, kimse duymuyor çığlıklarını. Bu ülkede umarsızlıkla, vurdumduymazlıkla, cellâtlar besleniyor.
En basiti, cemaatlerde karar mekanizması tektir, insanlar tek kişiye odaklanıyor. Haliyle insanlar sunulanı uygulamak zorunda kalıyor, kısırlaştırılıyor. Oysa, toplumu birbirine düşürenlere itaat etmek ve düşüncelerini dinlemek en büyük insanlık suçudur. Bilinmeli, yontma taş devrinden beri, bu ülkenin insanları hiç kimseye esir olmadı. Bağımsızlık savaşı veren bu ülkenin insanları bunlara göz yummayacak. Bu haksızlıkların hesabı elbet sorulacak.
İNSANLARIN YARINLARINI YIKANLARIN, YARINLARI OLMAYACAK Gençler kendi bilincini her gün yeniden içselleştirerek, diktatörlerin dayattığı saçma ve yapay dinleri, elinin tersiyle itecek, reddedecek. Kimse boyun eğmeyecek. Okullarda, yurtlarda, baskıcı anti-demokratik tüm uygulamaları protesto edecek. İnsanlar kaybettiği özgürlüğünü geri isteyecek. Bu da yine gençlerin ‘’seçim yapmak zorunda olmadığı bir yaşam’ için mücadele vermesiyle gerçekleşecek. O gün mutlaka gelecek Bu müritlerin (kölelerin) çocuklarının gözleri mutlaka açılacak. Bu çocuklar babaları gibi, ağaların, beylerin (kan emicilerin) esiri olmayack.
Adının yanına aldığı unvanı koruyamayan, medya gücünü kullanarak insanların beynini kurcalayan, bu düzensiz düzenin önderleri, yetişen gençliğin yaşama hakkını elinden alsa da, onuruna asla alamayacak. Çünkü bağımsızlık savaşı veren bu ülkenin insanları, bu kötü manzaraya seyirci kalmayacak. Elbet birgün uyanacak ve içinde biriktirdiği çığlığı haykırmak için fırsat bulacak.
son dönemin panaromasıydı yazdıklarınız... olup biteni o kadar geniş bir perspektifte tahlil etmişsiniz ki duyarlığınızın boyutları gözler önüne serilmiş... bir serzeniş olarak kaleme aldığım şiirin vereceği mesajın üzerinde bir yorumdu değer kattın sevgili dost ... teşekkürler sevgiyle..........
Sorulacaktır.İnsanlar ne zaman oturdukları yerden kalkar,dışarıda ne oluyor diye düşünür başlarını saklamaktan vaz geçerlerse,bir yetim her yönden bağlanmışsa bir insan bile bunu düşünürse. Laf ile peynir gemileri yürütmekten vaz geçerlese...İşte o gün o zaman. Tebrikliyorum...
hep birilerinin konuşmaını bekleriz.ya ne güzel konuşuyor deyip arkamızı dönüp gideriz.taşın altına elini koymadan terlemeden emek vermeden bir yere gelen insanlar varken bizim çığlığımız onlara sadece sinek vızıldaması gibi gelir.şunu bilselerdi en derin uykudan bir sinek vızıltısı kadar rahatsız uyandıran bir şey yoktur.bizde uyandıracaz onları.... tebrik ediyorum bu güzel dizelerinizi...
DİLERİM TEZ OLUR BU HESAP GÜNÜ ŞEHİT ANALARI BEKLER O GÜNÜ ŞİİRDE YAZILAN HER BİR DÖRTLÜĞÜ YAŞATSIN BU MİLLET O HESAP GÜNÜ Şiiriniz öyle etkiledi ki beni tutamadım kendimi .selam ve saygı yazan yüreğe ..
Yandıktan sonra körpecik canlar Neye yarar dağdan inen hayvanlar Herkes duysun şahit olsun ezanlar Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Kalmayacak kimsenin kimsede ahı Dağılacak göreceğiz bahtın siyahı Gelecek gecenin elbet sabahı Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Televizyon verdi gördük geleni Her bir hain alkışlandı aleni Bu topraktan adaleti sileni Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Ey ermeni beslemesi ey kansız itler Aç mı kaldı kanınızdaki o bitler Hesap sormak için bekler yiğitler Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Dal olmadan kırdığınız filizler Hafızalara kazındı o hain izler Hala anaların yüreği sızlar Affetmeyecek bu millet hesap soracak
Yetim yavruların kanayan yarası derin Onlara dünyaları değil bir baba verin Canı yananın canı olamaz serin Affetmeyecek bu millet hesap soracak Tamer TAŞ
Bu şiiri ayakta alkışladım. saygım ve sevgim sonsuz şairim.selamlar...
Kimsenin kimseden ahı kalmayacak çok doğru bizler millet olarak aslında hep ayni şeyleri düşünüyoruz doğrularımızda ayni yerde buluşuyor ama farklılık terörün kaynağını farklı yerlerde biliyoruz yoksa terör terördür bayrağa vatana atılan her kurşun karşılığını bulacaktır ve millet olarak hem fikir olduğumuzu sanıyorz ama geldiğim kırk yedili yaşta tecrübelerim bu iş üzerinde nemalananlar hep bu işi üretti türetti ve gün geldi bıçaksız tüfeksiz askerlerimizi kanlı canavarlara teslim etti dağıtım ediyoruz diye benim görüşüm uyanık olalım konu vatan olsun bayrak olsun ve ona hiç helal gelmesin hep önde olalım hilalle yıldız göklerden inmesin ve o kan hep duru kalsın bayrağı boyamak için duyarlı yüreğinizi ve güzel şiirinizi kutluyorum kaleminiz daim olsun
evet affetmeyecek... deprem paralarını iç edenleri 80 milyar doları cebe indirenleri gurbette pkk ile buluşan vekilleri şehit ailelerinin paralarını yiyenleri pkk ya eliyle silah verip er kırdıranları onlarla uyuşturucu bağlantısı olanları iti asmayıp besleyenleri yolsuzluk paralarını bölüşemeyip birbirine kurşun sıkanları abd ye fransaya kaçanları her kanattan Atatürkü kullananları onlarca yıldır devlet kademelerine adamlarını dolduranları derin devlet adı altında adam vuranları sahibi olduğu gazete,tv ve vs ile yöneticileri kontrolüne alanları verdimse ben verdim diyenleri iki anahtarıenerji ihalelerini kardeşine peşkeş çekenleri çeteleri ergenekonları kendi işiyle uğraşmak yerine (üniversitelerimiz onlarca yıldır bilimsel makale yayınında avrupanın dibinde...) milleti aptal yerine koyanları üniversiteleri babasının çiftliği sayanları 8 yıllık kesintisiz eğitim adı altında meslek liselerinin canına ot tıkayanları küçük kızlara sarkanları işi ehline vermeyenleri sahte hacı hoca ve şeyhçilik oynayanları
yani Atatürkten sonra başa gelen ve onun bıraktığı ülkeyi layık olduğu yere taşımaktansa yerinde saydıran ları sporda avrupa deyince eli ayağı dolaşan korkakları milletini pısırıkça temsil !!! edenleri milletin vergilerinden kendisine pay ayrıldığı halde işini yapmak yerine işi pişirenleri af çıkarıp hırsızı arsızı sapığı teröristi sokağa dökenleri ayakta duramadığı halde ülke yönetimini bırakmayanları abd başkanının önünde el pençe divan duranları ona destek verip arkasında duran ama erkek geçinenleri
veeee bunları bir türlü görmeyip karşısındakilere çamur atmayı maharet bilenleri
Yetim yavruların kanayan yarası derin Onlara dünyaları değil bir baba verin Canı yananın canı olamaz serin Affetmeyecek bu millet hesap soracak
DÖKÜLEN KAN YERDE KALMAZ SORACAĞIZ BİRGÜN ELBET HESABINI ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ.GÜZEL BİR ÇALIŞMAYDI KUTLARIM.YAZAN YÜREĞİNE SAĞLIK.KALEMİN SOLMASIN.SELAM VE SAYGILAR
bend eiki erkek evlat annesi olarak HESAP SORACAĞIM hemde çok ağır ne kadar anlamlı bir şiir gerçekten mükemmel artık UYANALIM ARTIK KANAYAN YARALAR ŞİFA BULSUN ARTIK YANAN YÜREKLERE SU SERPİLSİN hep birlikte haykırmak gerek anca duyarlar tebrikler selam ve saygılar efendim
sizler gibi değerler varoldukça yarolur bu vatan bize onarlandırdınız değerli ziyaretiniz ve yorumunuz için gönülden teşekkürler selam ve sevgiyle............
sizler gibi değerler varoldukça yarolur bu vatan bize onarlandırdınız değerli ziyaretiniz ve yorumunuz için gönülden teşekkürler selam ve sevgiyle............
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.