Diplomatik çılgınlık, anını yaşıyoruz,
İki ülke halkını, masaya taşıyoruz,
"Halk istemedi" deyip yarayı kaşıyoruz,
Sadrazama yakışmaz, böyle bir kaba deyim.

Bu çıkış sanıyorum, "baskın seçim" oyunu,
"Bir dakika" diyerek, göstermişti boyunu,
Çelişen beyanlarda, tesbit ettim huyunu.
Belki başka davada, çıkacak "baba" deyim.

Yabancı servislere, mesajmıdır beyanlar,
Kırk-yediden bu yana, böyle yürür oyunlar,
Fonlarla desteklenip, nemalarla doyanlar,
Koyacaklar üstüne, fazladan "caba" deyim.

Böylece kaynatılıp, taşacak "şer" kazanı,
Yaşatmazlar bilirim, bu oyunu bozanı,
"İhya" ediyorlar ya, leyhte yazı yazanı,
Boğazda yalılarda, güne "merhaba" deyim.

Eğitimi onarıp!, ince ayar basına,
Jurnalcıyı sokarak, halkımın arasına,
İnsanları gererek, "tuz basıp" yarasına,
Göreceğiz belli ki, daha "ucube" deyim.

Diplomasi denilen, tafrasıyla sokağın,
Yaplıcaksa eğer, arkası belli dağın,
Boş tarafı bir yana, dolu kısmı bardağın,
Durumunu gösteren, yok mu "acaba" deyim.

Yapılan eylemlerin, izi kaldı taşında,
Gelişyor olaylar, irademiz dışında,
Çevirmişler "masayı" daha işin başında,
Sopayı gizleyecek, kaldımı "aba" deyim.

Gerekçeler gösterip, tutuşturup "reçete,"
Dar-boğaza sokulduk,bir çıkılmaz geçite,
Az kaldı giriyoruz, gösteriyor "komite,"
Aile fotoğrafı, en uygun "oba" deyim.

Gelen sırt sıvazlıyor, dönüp bakmaz gidenim,
Bu gidişle kalmadı, savunacak nedenim,
Önümüz kış, daha çok üşüyecek bedenim,
Davamı ıstacak, kaldı mı "soba" deyim.

16 Ekim 2009