4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
952
Okunma
Bazen sadece kaybetmişlerin
üzerine yağar yağmur.
kalbi kırılmışların,
aşağılanmışların
kafiyeli şiir yazanların
mahvolmuş hayatların bağışlandığı
merdiven altı farelerinin,
ve hesaba alınmayan gerçeklerin
tüketildiği,
ensesi kalın, şişman
bir domuzun
dondurma yemesi gibi
bir anlık fotoğrafların üzerine yağar.
parkda oynayan çocukların cıvıltısı,
sonsuza uzayan zihnin gözlemleri
üzerine;
bir gece kalkıp aynanın karşısına geçince
burnundaki sivilceyi sıkıp
sarı irini foşaltırken,
beraber televizyona
daldığınızı sandığınız sırada
burnunuzu oyarken
eşinize yakalandığınız zaman,
lavaboyu,
çok sıkştığınızda
pisuvar gibi kullanma cürretini gösterirken
(erkekler için geçerli)
çaresiz dakikalarda
farkına varırsınız ıslanmışlığın
zordur yaşamak zor.
tabi mümkünse gerçeklerle
yıkılmış,
üçüncü dünya savaşından
çıkmış dizelerin ;
’’bende böyle bir şiirim’’ diyebilmesi için
yazılmış olması gerekirdi
bende yazdım.
miğdesi kaldırmayan okumasın...