4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1310
Okunma
Anıları yakıyor karanlıklar..
göz gözü görmez böyle üşümelerde..
insanlar garip ve nerde olduklarından bi haber..
zifiri ağıtlar yankılanıyor güneşin dağlarında..
kulakları tıkanmış rüzgarların
içimde sensizliğin can çekişmeleri..
her uyanış diğerinden daha az acıtırken
hayaline dokunmak uçurumun kenarındaki dal gibi..
uzak durmamalısın diyorum kendimce yakın olmalısın..
nerde olduğunu bilmeyen insanlara ışık tutmalısın..
öyle nazenin temastayım ki gözlerinle ve öyle çekingen..
umursamazlıktan korkuyorum anlaşılamamaktan
sanki içimden geldiği gibi sarılsam daha da uzaklaşacaksın..
o uçurum kenarındaki dal yerine uçurumun kendisi olacaksın..
ölüm korkusu değil bu ürküntü verici kibarlığım
bilirsin kavuşmaların bende yarattığı yeniden doğmuşluğu..
anıları yakıyor karanlıklar ve hiç kimse çıkıp ne yapıyorsun kardeşim diyemiyor
herkes korkuyor üzerine gitmekten ayrılığın
çünkü herkes biliyor ayrılıkların
ölümden daha mânâlı bir kayboluş olduğunu...
sevinçlerim geçiyor gözlerinden
mutluluklarım tutunuyor ellerinden ve
o uçurum kimsesizliğinde yüreğim..
işte bu yüzden öyle nazenin temastayım ki gözlerinle ve öyle çekingen...
senden öğrendim avuç içimdeki tutkuların
parmaklarına olan hasretini
kelimelerin cümlelerle kardeşliğini
haykıran sadece yalnızlık oysa
acılardan acı beğen sevinçlerinden vazgeç
yasak sanki tüm kavuşmalar
yine de susuyor insanlar
kendilerine dokunmadıkça konuşmuyor kimse
herkes bütün ölümlere razı gibi
ikilemde kalmış küçük bir serçe
kanadını çalmış onunda yalnızlık
bir tek o konuşuyor
gözleri dolduran bir hüznün melodisinde
aynı benim gibi aynı sevgim gibi...