5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1792
Okunma
Ali dayı’nın yoktu, evi arsası.
Kaldığı yer komşunun,merdiven arası.
Zavallı kimsiz, kimsesiz
Bazen hıçkırıklara boğulurdu,
Ağlıyorken sessiz, sessiz...
Bir kase çorba, bir kaç dilim ekmek,
Getirirse konu, komşu
’Ziyafet! ’ derdi.Ali dayı
’Pirzola olsa neyleyeyim
Diş mi var ki; çiğneyecek!
Çorba bana en evlası.’
’Vay be vay ’ diyordu.
Yıllarca çektim gavurun kahrını da
Çekilmiyor böbrek ağrısı’
Alamanya’dan kazandıklarını
Kaptırınca bankere,
İnme gelmiş, ölmüş; o yıllarda karısı
O gün, bu gün, hiç barışmamış
Şansı ile arası.
Her değişen ikdidarla
Verilen söze güvenerek
Sevinir umutlanırdı,
Eline geçecek diye,
Alın teri, gurbet parası.
Sözü veren unuturdu da Ali dayı
Bu sözlerle avunurdu.
Hacı baba, gece boyu
Ali dayı’nın iniltilerini duymuş.
Vicdanı rahatsız olmuş.
Cuma günü, camii de durumu
Cemeate duyurmuş.
’Bizim Ali,çok acı çekiyor
Herkes kolundan kopanı’ demiş.
’Sonuçta Allah rızası
Temin edelim ona doktor ilaç parası.’
Ali dayı, parayı alırken utangaçtı
’Gece boyu’ diyordu, nemrut canımı çok yaktı.’
Anlaşılan tek dileği, bu gece rahat uyumaktı.
Tıklım, tıklımdı bindiği otobüs
bir genç yerini sarılarak Ali dayı’ya bıraktı.
Ali dayı oturduğu koltuğa minnetle yaslandı
Eli ile cebini şöyle bir yokladı,
İnanamadı defalarca aradı
Biraz önce otobüse binerken, şuradaydı.
Nice sonra soyulduğunu anladı,
Bu sefer içi daha derin yandı,
Geri dönmeyi düşündü; utandı.
Geceye kadar aç milaç
Orda, burda dolandı
Bir parkta ki bankın üzerine uzandı...