11
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1381
Okunma
Gözlerinin hapsine düşmeye yaklaştığımda
Değil mi ki yaşım on yediydi?
Kızgın rüzgârların savrulduğu ıslak mendiller
Taşırdık günü karanlık gecelere.
Hepimizde bilirdik oysa
Hapis olmanın mutluluğunu
Kan rengi denizlerin
Mavisini çalardık.
Değil mi ki onca eyleştiğimiz yolların gün gelecek
Yağmur sonrasında gökkuşağına erişecektik
Süzülerek martıların yanından
Olgunlaştığımızı seyredecektik.
Çaldığımız mavilikleri mavi önlüklü çocuklara
Hediye edip kurduğumuz düşlerin
Muştusuyla savrulan ömürlerimizi avutacaktık.
Hepimiz bilirdik oysa
Zayıf olmanın acizlik olmadığını
Övünürdük cebimizin delik olmasıyla.
Matbu harflerle tanışmadan önceydi kaleme sevdamız
Gözyaşlarımızı bağlardık kimi zaman
Ucu kırık olanlarına
Siyah mürekkep damlardı gözlerimize
Hepimiz bilirdik
Özgürlüğe kavuştuğumuzu.
Değil mi ki sıvanmıştı bu sırtımız
İnsan olmanın erdemiyle.
Sazın tellerinden arta kalan yalız bakışlı dervişler
Girerdi rüyalarımıza.
Kaselerden kana yana içerdik.
Doldururduk düşüncelerimizi
Efsunlanmış güzellerin masallarıyla
Değil mi ki hepimiz de bilirdik
Aşk, adamı bir kere ağlatırdı.
Bir kere yıkardı mabedini.
Kırık yarınların, çocuksu neşesi olurdu dudaklarımızda
Başkasından bir şey beklemezdik aslında.
Değil mi ki yâr bir gülüşünü esirger de
Düşerdik mecruh ve esrik anılara.
Değil mi ki hepimiz bilirdik oysa
Koca çınarlar bir kere çatırdardı
Yer ve gök bir kere ağlardı.
MÜRVET SARIYILDIZ/ (M.S./ 2009)
KAHRAMANMARAŞ