0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
920
Okunma

O’nlar...
Ah! O’nlar ne zalimdir birbirine benzerken
Ne insafsızdır, ne merhametsiz
Gözleri yeni gökkuşaklarından başka şey bilmez
Kıvrılmış kedi kıvamında bir masumiyet pelerini omuzlarında
En okkalı zehirlere bulanmış yüksek ökçeler gidişlerinde
Buharlaşacak birkaç yalancı damla izi
Nasıl da acımadan götürürler fark edilmez
Zaten onlara adanmış yüreklerimizi…
O’nlar ...
Bakışlarındaki hüznün ardına saklanır hep, saydamdır
Buhurdanları yeni sevdaların dumanlarına gebedir
Dertler katar katar yol alır
Buldum! Deriz, inanırız birkaç yalancı tebessüme
Tam şefkatten vuruluruz
Severiz gönülden,
Sevdadan bıkmaz gönüllerimiz de
Ayrılıklardan yoruluruz.
O’nlar
Saçları en sıcak güneşleri taşır bazen
Bazen esrarlı geceleri
Şiirlere gonca olur dudaklar
Savrulur nazlı nazlı etekler rüzgârlarda
Dört mevsimde yeşil yaprak olur savruluruz
Yananı gören var mı bilmiyorum lakin
Şu gidişler var ya
İşte o gidişlerin ardından hep biz kavruluruz.
O’nlar
Her an taze çiçektir, sürünürler miskleri
Ne kardan etkilenirler ne güneşten
Tarihten fırlamış kahramandır eda
Kendini ayaklarımızla taşınır sonunda çökmüş omzumuz
İşin gerçeği dostlar
Sürgüne ve ayrılığa ebediyen mahkûmuz.
O’nlar
Şiirlerde ve şarkılarda hep tatlıdır
Ellerin uzanamayacağı yüksekliklere konurlar her zaman
En kaliteli ressamlar tuvallerde güzelleştirir fırça darbeleriyle
Her harfin arasında muhakkak O’nlar bulunur
Giden O’nlar olur çoğu zaman
Üzgünüm dostlar
Üzgünüm ki sadece kalan unutulur…