15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1465
Okunma
hazanın kokusu
sinmişken saçının herbir teline
yaşanmamış arzuların şehveti delirirdi
bir minik kor olup da düşerek yüreğime
bir vuruşunda feleğin sinsi darbesiyle nasıl da
dağılıp yok olduk iki su zerresi alemin içinde
biliyor musun bazen
dalıp gidiyorum ölen güneşe bakıp müstehzi
turuncunun her alacasında paylaştığımız gizler
yamaçlardan usulca ölüme topladığı etekleriyle
umutlarımızın gölgesinde yok olan biz gibi
tam da yakalamıştık mavi terleyen yaprakları
bencilliğimizin solan hüznünde yakarırken
ılık bir deli rüzgar okşamıştı tenlerimizi
Eylülün soluğunda aşk dokunuşlarının izi
bana bir sevda borcun oldu artık unutma
silemediğim mühürlü yeminlerin adına seni
halının altına süpürüverdiğin mavi boncuklarım
kara bir gecenin yalazında çizmesin ellerini
Mersaus 11/05/200…..