16
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
2399
Okunma

İsyanın talebelerine okutulan hangi ders bu kadar acı olabilir?
Bir yaşam kazıtılmış yüreklerde sıfır numaraya.
Yürekteki;
Işıklar en düşük karanlığın voltuna ayarlı
Korku ilmik ilmik sıvışır,
Rendeli hayallerden.
Sokulunca sokağa düşler,
Değer en acımasız
Ruhun tövbelerine, ölüm.
Terin tuzunda
Ten ölü dökülür tüm günlere.
Şirpençe, kanında mayalanır
Peçeli teninde oyuklanmış acılar.
Kuyulardan sağılmış
Tüm seslere ölüm karışır
Renginde huzursuz olan ruhunun,
Ete kemiğe bürünmeyen asaleti
Tozunda saklı bir hiçliğin yorgun
Parçalanmışlığında dokunur zihnine…..ölüm.
.
Yağmurlar,
Ay imbiğinde kaçak hayaller besler.
Pelin çiçeği kadar zehirli iç çekiş,
Zerdüşt kadar berduş olan duygular
Sensizlik harabelerinde;
Gerçeğin iblis’i karanlık gölge ile
İğneli kefen düşer,
Karabasan tabuta.
En nezih titremelerde gelir ölüm
Sinende Eylül ölür,
Paydos saati yapraklarda sallanır.
Kuş sesi,mavi rıhtım,tabelası bozuk sessizlik
Çehren, simana döllenmez düşlerde
Ölümün açlık grevinde değil Eylül!
Çömeldik arza, sürüldük çamura
Eylül de öldük Eylül de çekildik hesaba…..
Nezih:Temiz,pak.
Şirpençe:daha çok ense, sırt ve kaba etlerde beliren birçok çıbanların birleşmesi ile meydana gelen ve çabuk genişleyen bir çeşit kan çıbanı.