11
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1701
Okunma

biraz kül, biraz duman...o, benim işte...
a/yn
gözbebeklerimde durur
şavkı ayın
döndürür tüm gün mavilerini siyaha da
kurşun gibi ağırlaşır,
dert bağlar .
gönlüm ağlar…
ağlar da,
neden sar/a/maz yaraları yâr...
ş/in
sorulur elbet hesabı
her vedasız gidişin.
esir kelimelerdir
yıllarca hıncahınç
içimde biriktirdiğim.
büzer durur dudaklarımı
bir buse-i şermin...
ve hükmü dudaklarımdan alıp
alnıma yazgı diye koyan sevdiğim
bir adın aşk senin,
diğeri; sırr – ı kadim...
k/af
bu, yalnız bir aşk-ı muaf…
bozulmasın büyüsü diye
mahşere dek mahfî tutulan,
lalezârı bile gül/zâr kılan,
ve anlaşılan, etmeden tek kelâm...
dokunmadan eller birbirine,
kalpten kalbe akan...
şimdi “nun” çukuru olsun yanaklarımda
gamze/m yerine,
halden anlamayan sevgiliye mezar niyetine…
ve aşkı öldüren kaleme veyl olsun
dindiremiyorum bu sefil kalbimi,
ki;
mim aşkına
yaklaşıyorum/
yavaş yavaş
ölüme…