4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1605
Okunma

Gözlerim uzaklardaki yanıp sönen arızalı bir sokak lambasına takıldı kaldı.
Sokak lambasının etrafındaki evlerden ışıklar sızıyordu sokağa
bu ışıklar birer resim fırçası gibi,çzikler atıyordu doğa tabloma
Gözlerimde çizdim bir çocuksu tabloyu.
Tablo dediğimde sadece gördüklerimin beynimde oynadığı cambazlar.
anılarımamı inansam yoksa bildiklerime mi? ayırt edemedim.
Yoksa bildiklerime mi? düşüncelerime mi? hazımsızlık çektiklerime mi?
Sana diyorum neden susuyorsun ki? bak ben susuyor muyum?
Tepkisizlikte bereket yoktur,o hareketlilikteydi*
Düşüncelerini bilmeden yolda yürümek istemezdim?
Acaba ne haldesin? Bana sorarsan bir bedeb büyük geldik birbirimize.
İlk defa ağlıyorum bu gece kulaklarımdaki musikiyle
Yanlış anlama senden değil bu ağlama
Musiki fısıldadı...’’ağla biraz...haydi...kim görecek?’’
Eskiden daha kolaydı ağlamalarım
Grurdan uzak,yetişkinlik bahaneleri olmaya,
Çocuğun masumiyeti ve doğallığı vardı.
Ağlamak zayıflık değildi o zamanlar
Büyüdük şimdi...ağlarsan yenilirsin...zayıf düşersin...
sessiz köşelerde bile ağlayamaz oldum,kendimden bile utanarak
Erkekler ağlamaz ha? siz öğle sanın...dolunca öyle bile ağlar
’’Bırak karılar gibi zılamayı’’ diyen duygusuzlar bile ağlar
Hemde en önde gider...
Düşünmek istiyorum artık,her kapıyı açacağına inanarak.
Düşünürken bambaşka oluyorum,
Egzantirik,fantastik ve de otantik bir sinerjiye bürünüyorum
Bütün ’’tirikler’’ ’’tizm ler’’ benimle artık
Fizyolojik bedenimin aura enerjisiyle ham olmuş düşsel soyutlar
Alfabetik sıraya dizin olmuş olasılıktan uzak binom açılımıyla açılmış
Oportinist(bencil) nefsin septik(şüpheci) tacizleri
Artık bedenimi ve ruhumu yeyip bitiriyor...
5.0
100% (2)