bir görüş günü unuturlar gözlerinde beni seninle uyanır şehrin yazgısı korkusunda üşümüşlüğü yatağını ıslatan çocukklar ağlar duyulan ilk ezanla kaybolur simitçinin sesi tanıktır bir kaç satır yazılmış mektup bir adam intiharındayken açlığın tutuşur ahşap binalar bir yaşam daha kundaklanır böylece sabıkalıdır meydanlar art arda okunur kalabalıkların künyesi fahişe vesikalarında iş ilanları on üç on dört yaşlarında bir çırak aranır her şeye inat susarsın bilmez misin ki bizlerden bir gün daha çalınır sabahçı kahveleri güne tedirgin başlar polis telsizlerinde ülkemin adı çayın tadı acıdır işçi pazarlarında acemice ayaklanırda düşüncelerim içimdeki son militanda yakalanır ellerim bir çingenenin ellerinde kalır düşlerimi çalar ustaca umutlarımı vermemde unutmaz beni bir daha aslında çarpık yazılmış bir öyküyüm yaşam gibi anlatılırım roman meyhanesinde bir şişe şaraba vururlarda gençliğimi şaşarım suçluyum en az mahpusdaki ranzalar halden anlamaz gardiyanlar gibi masumum görüş günü gözlerinden alınamayacak kadar nereye baksam kullanılmış bir ihanet kirlenirim alabildiğine bulamazsın bendeki yitik ülkeyi çekip gitmeler yaraşır hem sana hem bana bende vurulur bende susarsın
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bir görüş günü unuturlar gözlerinde beni seninle uyanır şehrin yazgısı korkusunda üşümüşlüğü yatağını ıslatan çocukklar ağlar duyulan ilk ezanla kaybolur simitçinin sesi tanıktır bir kaç satır yazılmış mektup bir adam intiharındayken açlığın tutuşur ahşap binalar bir yaşam daha kundaklanır böylece sabıkalıdır meydanlar art arda okunur kalabalıkların künyesi fahişe vesikalarında iş ilanları on üç on dört yaşlarında bir çırak aranır her şeye inat susarsın bilmez misin ki bizlerden bir gün daha çalınır sabahçı kahveleri güne tedirgin başlar polis telsizlerinde ülkemin adı çayın tadı acıdır işçi pazarlarında acemice ayaklanırda düşüncelerim içimdeki son militanda yakalanır ellerim bir çingenenin ellerinde kalır düşlerimi çalar ustaca umutlarımı vermemde unutmaz beni bir daha aslında çarpık yazılmış bir öyküyüm yaşam gibi anlatılırım roman meyhanesinde bir şişe şaraba vururlarda gençliğimi şaşarım suçluyum en az mahpusdaki ranzalar halden anlamaz gardiyanlar gibi masumum görüş günü gözlerinden alınamayacak kadar nereye baksam kullanılmış bir ihanet kirlenirim alabildiğine bulamazsın bendeki yitik ülkeyi çekip gitmeler yaraşır hem sana hem bana bende vurulur bende susarsın
Ayşegül hanım. Her günün nasıl yaşayabileceğimiz inan ki sırlarla dolu. Şiirideki farklı anlatımın ve gizemleri benzetmen güzeldi. Sevgilerimle....
mükemmel bir görsellikle beraber sunduğun kusursuz şiirin gönül yurdumuzu şenlendirdi canım kardeşim sen gururum sen minik simitçinin derdini dert edinenim güzel yüreğinin alnından öperim
bir görüş günü unuturlar gözlerinde beni seninle uyanır şehrin yazgısı korkusunda üşümüşlüğü yatağını ıslatan çocukklar ağlar duyulan ilk ezanla kaybolur simitçinin sesi tanıktır bir kaç satır yazılmış mektup bir adam intiharındayken açlığın tutuşur ahşap binalar bir yaşam daha kundaklanır böylece sabıkalıdır meydanlar art arda okunur kalabalıkların künyesi fahişe vesikalarında iş ilanları on üç on dört yaşlarında bir çırak aranır her şeye inat susarsın bilmez misin ki bizlerden bir gün daha çalınır sabahçı kahveleri güne tedirgin başlar polis telsizlerinde ülkemin adı çayın tadı acıdır işçi pazarlarında acemice ayaklanırda düşüncelerim içimdeki son militanda yakalanır ellerim bir çingenenin ellerinde kalır düşlerimi çalar ustaca umutlarımı vermemde unutmaz beni bir daha aslında çarpık yazılmış bir öyküyüm yaşam gibi anlatılırım roman meyhanesinde bir şişe şaraba vururlarda gençliğimi şaşarım suçluyum en az mahpusdaki ranzalar halden anlamaz gardiyanlar gibi masumum görüş günü gözlerinden alınamayacak kadar nereye baksam kullanılmış bir ihanet kirlenirim alabildiğine bulamazsın bendeki yitik ülkeyi çekip gitmeler yaraşır hem sana hem bana bende vurulur bende susarsın
merhaba güzel insan ellerine yüreğine sağlık kutlarım seni
şehirler seninle uyanmış uykulardan sabahçı kahvelerine uğramış gülüşün simitçi çocuk sana çırak olmaya dümden razı bıkmış çıtır gevrek demekten gözlreri hala sevgiye aç aç lokantaların vitrinlerine bakmaktan yemek kokularıyla doyuruyor aç karnını ya sevgi yüreğini nasıll doyuracak sevgiyle ablasına görüş gününde götüreceği çamaşırları ütülemeyi öğreniyor ayşe teyzesinden içine kokulu sabunlar koyuyor renk renk her doğan günle yeniden vuruluyor acılarla her doğan güne ilk merhabayı o veriyor sevgiyle kal güzel insan bu mektup daha uzayıp gidiyor hep kurduğun düşte bıraktıtğın güllüşte kal
bana öyle bir resim yap ki hayatın bütün renklerini içine kat bana öyle bir resim yap ki içinde sadece kendini anlat
merhaba bazen susmak da en güzel resim en güzel şiirdir siz susmakla en güzel şiiri yazıyorsunuz biliyorum ki şu an içinizden kaç tane dize arka arkaya çözülüyor yüreğinizden ya da elinizde renklerle aşkın resmini çiziyorsunuz duvarlara türküler dökülüyor dudaklarınızdan dilinizde en güzel türkçesi şarkıların agıora meyhanesine uğruyorsun koşar adımlarla oradan yorgun bir hancı geçiyor sırtında heybesi bu akşam orhan veli istanbulu dinliyor gözleri kapalı sen gözlerini çevirip toros dağlarına gelini de gelini kürdün gelini namusuza vermez elini türküsünü söylüyorsun oysa daha kıl çadırlarında çoktandır ayran içmişliğinde yoktu yağmurlarda sırılsıklam olduğun da desene sivasın kırık sazısın kendinin ayazısın ne desen sen haklısın sevgiyle kal hasretin bıraktığı o yorgun düş düşme tuzaklara sen yatır gözlerini ıraklara kal orada aşkın yaşamaya durduğu o unutuluşta datçadan kucak dolusu selamlar adın aşk olsun kal sağlıcakla şiirlerle kal
merhaba bazen susmak da en güzel resim en güzel şiirdir siz susmakla en güzel şiiri yazıyorsunuz biliyorum ki şu an içinizden kaç tane dize arka arkaya çözülüyor yüreğinizden ya da elinizde renklerle aşkın resmini çiziyorsunuz duvarlara türküler dökülüyor dudaklarınızdan dilinizde en güzel türkçesi şarkıların agıora meyhanesine uğruyorsun koşar adımlarla oradan yorgun bir hancı geçiyor sırtında heybesi bu akşam orhan veli istanbulu dinliyor gözleri kapalı sen gözlerini çevirip toros dağlarına gelini de gelini kürdün gelini namusuza vermez elini türküsünü söylüyorsun oysa daha kıl çadırlarında çoktandır ayran içmişliğinde yoktu yağmurlarda sırılsıklam olduğun da desene sivasın kırık sazısın kendinin ayazısın ne desen sen haklısın sevgiyle kal hasretin bıraktığı o yorgun düş düşme tuzaklara sen yatır gözlerini ıraklara kal orada aşkın yaşamaya durduğu o unutuluşta datçadan kucak dolusu selamlar adın aşk olsun kal sağlıcakla şiirlerle kal
ben teşekkür ederim.evet kişisel sergiler açıyorum avrupada "dinler ve kültürler arası dıyalog" isimli ülkemi tanıtma adına.zorda olsa basardığıma inanıyorum.saygılar... selamlar antalya'dan
ben teşekkür ederim.evet kişisel sergiler açıyorum avrupada "dinler ve kültürler arası dıyalog" isimli ülkemi tanıtma adına.zorda olsa basardığıma inanıyorum.saygılar... selamlar antalya'dan
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.