/Daha değmedi iblisin nefesi tenine
Daha ses vermedi, işitmedin sesini.
Daha musallat olmadı sana./
Bir Simurg da sen olamazsın!
Geride kaldın.
Çoktan ulaştı “otuz kuş” Kafdağı’na.
Kulak vermedin hüthüte.
Senin de bahanelerin vardı en az bülbül kadar.
Yetmedi kanatların başını gizlemeye.
Sahte aşığa aşılmazdı yol,
Aşamadın… _ Aşk gerek Simurg’a varmaya_
_Aşk; sende bir kıvılcım
Yolunu şaşıran bir ok…_
Aşka dair
yalancı bir
hüzün taşırken yüzünde
Yandım diyorsun yandım…
Ateş nedir görmedin, bilmiyorsun.
Oysa bir haberine Şems’in
Sen de verebilmeliydin
dünyalığı.
Ve vermeliydin canını yoluna.
Oysa kavurmalıydı yüreğini onsuz esen her rüzgar .
Ama sen
_Daha ah edip gözyaşı da dökmedin…_
Devleşince içinde ene
Sen de kandın İrem bağlarına
Ve bir adım sonra düşeceğini bile bile isyan çukuruna… Ah! Tenhalarında sızılar yerleşik göçebe
Akrep kıskacı dilsiz acıların
Lakin zehrin kendine.
Yüreğinde misafir bombaların pimi çekilmeye hazır.
Yüreğin, yabancı bir kent kadar ürkütücü
Ve sen bir yabancısın kendine
Uzaklaştıkça azalıyorsun,
Sende var olandan korkuyorsun
Söyle _Daha kaç bozguna siper olacak güçte yüreğin?_
Hadi hadi !
Sıyrıl üzerindeki dünya libasından.
Kulak ver lahuti sese
Hatırla sen topraktın!
İblis kadar yalnız kalmadan,
Ve amansızca hücuma geçmeden pişmanlık.
Hadi dön özüne…