2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2166
Okunma

Ben sensiz uzaklarda, bahtiyarım, mutluyum;
Bugünden değil belki, yarından umutluyum….
Dün neler söylemiştin bana unutma sakın;
Sıksam da dişlerimi, gözlerimde bir akın….
Sevda çiçekleri var, gönlümde saklı duran;
Sen de kimsin yabancı, her gece beni vuran….
Günahımsa günahım, cehennemde yansam da;
Duymadan kaç istersen, hergün seni ansam da….
İçimde saklı duran, bir bebeği kandırdın;
Sen beni birgün değil, bir ömürle yandırdın…
Söndürmedi gözyaşım, avuç avuç döksem de;
Yine seni zikreder, şu kalbimi söksem de…
Bilmediğin bir şey var, tek hecenin yarası;
Kanar yıllar boyunca, rengi hüzün karası….
Oyuncak oldum belki, geçti gönül hevesin;
Nasılda gür çıkıyor, “bitti” diyen o sesin….
Satırlarda oynaşır, hüzünlerim peşpeşe;
Aynalarda gördüğüm, aşka vurulmuş neşe…
Kirpiklerim kapanmaz, değdiğinde karanlık;
Seni görmemek ölüm, bir saniye, bir anlık….
Keyfe-keder masası, kurulmuş bir köşede;
Kalbim seninle dolu, zehir-zıkkım şişede….
Kimler girdi aklına, kimin gözleri değdi;
Şu alnım bir secdede, bir sana boyun eğdi…
Son noktayı koyarak, kapattığın bu bölüm;
Beni bahtiyar eder, sensiz koyacak ölüm…
Yudum yudum içtiğim, gözlere haram olsun;
Seni benden alacak, sözlere haram olsun….
Hangi veda makamı, raksedermiş gülerek;
Seni bende çoğalttın, yüzbinlere bölerek….
Attığım her adımda, aldığım her nefeste;
Ve ben sana muhtacım, seni zikreden seste….
Bir nefeslik mesafe, uzaktan daha ırak;
Ya gel bana temelli, ya da yüzüstü bırak…
Sussun gönül kapısı, açılmasın pencere;
Beni sıktıkça sıksın, çelikten bir cendere….
Ne vakit geldin bana, ne vakit gittin benden;
İşte o an ayrıldım, benim olan bu benden…
Ayakta duruyorsam, yaşıyorum sanma hiç;
Bundan böyle aşkımı, aşkın ile anma hiç….
Ben yürek sürüsünü, güden garip biçare;
Gözlerim senden ayrı, sözlerimse biçare…
Hangi vakit gel dedin, tehir ettim yarına;
Düştü gönül yanıyor, düştü gönül nârına….
Benden başka seçecek, kurban mı bulamadın;
Kirpiklerin yeterdi, urgan mı bulamadın….
Şimdi bana sensizlik, bırakıp gidiyorsun;
Dudağında tek hece, veda mı ediyorsun….
Madem beni doğurdun, hercai gözlerinde;
Kırk mavzer taşınıyor, git diyen sözlerinde…
Vurulmaktan korkmadım, tetikte elin varsa;
Ölmek düğün gibidir, beni vuracak yarsa….
Baktırdığın falların, yarısında ben olsam;
Seninle boşalırdım, yine seninle dolsam….
Seni bana anlatır, yazdığım tüm satırlar;
Velhasılı masalmış, kırk yıl süren hatırlar…
Gülüyorsun gözünde, gene aynı bakış var;
Gene aynı intizar, gene aynı yakış var….
Senden uzağa gitmek, yaklaşmak nefes nefes;
Öğrenmedi hasreti, cana sığmayan kafes…
Son satırlar, son hece, bitti desem günâhım;
Yakandan tutacaktır, yakandan binbir âhım…
Hangi dilde anlarsan, o dilde anlatayım;
Bülbülün feryadında ve gülde anlatayım…
Yas tutan yüreğimin, saati durduğunda;
Vedâlar saklı kalır, ölümü vurduğunda…
Lisânımca anlattım, sana ait hecemi;
Gel de öksüz bırakma, sensiz bu son gecemi…
“Gelir geçer baharlar, bazen gonca gül ile;
Meşk edermiş hercai, her gece bülbül ile!..”
Ali ALTINLI – 29/06/2009
Saat:23:45
5.0
100% (5)