4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1840
Okunma

30 Kasım 2008 Pazar
aynayı göğüsleyen mavi seslere inat
tedirgin gecelerimi gülüşünle avutmuştum
enlere ulaşan sağ yanımın ızdırabına inat,
hürrem! gidişine su durusuyla yaklaşıp
gölgeni ellerime dolamıştım
ne zaman denizindeki sulara hüznünü giydirdin
avazı susuncaya kadar yürüyor bulutlar
parçaları kaybolmuş bir terazinin,
nasılda senden kalan
kumları ölçmeye çalıştığını görüyorum
yüreğimin yetmediği yerdeki tınısın
ellerinin deşifre ettiği kara bir kuyuya sürükleniyorum...
huzurun gözleri altında kan torbacıklarını gördüğümde;
anladım ki;
ne de acıymış meğer ellerinin uzanamayacağı yerlere şiir bağlamak
hürrem!ilk kez turna göz yaşlarının bağ olup
geçmişte kalan bir yanıma dolandığını gördüm
gece bile nefesini tutup,
mehtap rüzgarlarıyla savrulan yaprakların
bezeyişleriyle zamanı, kahıra sabahlıyor...
yıldızların, şimşeklerin ayrılmasıyla
sessizliğe tabi bir meftun oluşunu öğrettin bana...
sadece sana köle olan kelimelerinin,
hür bakışlarının altında
ezik düştüğünü farketmiştim..
yüreğinden yükselen saman alevlerini
göremeyecek kadar KÜLdüm hürrem!
5.0
100% (2)