12
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1179
Okunma
gözlerin neminde buğulanır damlar zaman
yok olan yaşamların çiziklerinden yol olup
her darbenin kirinde kana bulanan ellerinin
ayalarında nasıra dönüşünü seyrederken
katılırsın yalnızlığın senfonisine kahkahalarla
kör vuruşlarda kırılan sevgiler savrulurken
üç kuruşa peşkeş çekilen haysiyetin çirkefinde
bir lokma aşa dönen taşları okşarken batarsın
ağır ağır ölüm kokan timsah gözyaşlarında
bir hiçsindir artık titrerken kimsesizliğin aczinde
kandilinde yağın bitişini kıskanan geceye
mor salkımlı sokak aralarında kıvrılan bebelerin
hırlayan soluklarına minik elleriyle tutunup da
bir tutam yaşamın masmavi alevinde yanışını
dinlersin açlığın türküsünde inceden bir sızı içinde
hele bir kırmızı karanfil dökerken yapraklarını
ılgıt ılgıt esen rüzgarın kollarında olur dil lal
ve sen parantez içinde diri diri gömülürken
köpüren kanının alevinde üşür ölüm
mersaus 20/04/200..sen hiç öldünmü ki