44
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
3138
Okunma


ceset gibi kokuyor bu üstü kılıflı özgürlük istemlerim..
serumdan zihnime damlar gibi
damlıyor, ırkçılık,
köpeklik ve yapışkanlık
şu çirkin bedenlerimize
avuçlamak isterdim insanlığın beynini
tüm kafatasçıları en az bir kez olsun yok etmek
..
kılıçlarımız var muhakkak hepimizin
bir Mevlana kadar hoşgörülü
ve buda kadar şefkatli olmadığımız malum
yalnız kan ağlamayı iyi bilir yüreklerimiz
ellerimizle sıkıştırdığımız kuş yüreklerimiz
..
özgürlüğü kuşlara benzettim hep
çatısında tuğlaları eksik bir eviniz varsa ancak,
kuşlar damınızda yer edinir
lüks yaşayanların özgürlüğe pek ihtiyacı yoktur
çünkü onların aslında düşünmeye de pek ihtiyacı yoktur
şimdi güzel başkanları görüyorum evimin bahçesinde
ellerinde av tüfekleri
güzel bayraklı evimin damına nişan almış gibiler
“durun, yapmayın !”
o an biliyorum ki,
şehrin en güzel meydanında bir güzel sallandırmak istediler
ergen bedenimi
özgürlüğü besliyordum çünkü çatı katımda
kuşları vurmayın !
diye haykırıyordum,
henüz düşünmeyi icat edememiş zihinlere
kara çarşaflı kuşlar belirdi birden gözümün önünde
gülmeme hakim olamadım
“bu çocuk bir de gülüyor!” diye haykırdı başkan
..
başkanlar işte hep böyle yerli yersiz bağırır olay çıkartır da,
biz çok sonradan anlarız bu sırada ekonominin köpekten bir sürüngene
özgürlüğün tavuğun gagasındaki solucana dönüşmüş olduğunu..
simin
5.0
100% (6)