3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1924
Okunma
Dimdik ayakta ve iki elim açık
Semaya doğru kaldırdığım avuçlarımda iki şaha ser tutuyorum
Biri dünya, diğeri ise güneş
Giden geçmişim bakiye, tavladaki gibi düşeş
Çırpınıyorum artık yanmasın diye
Oysa kibrit suyunu çoktan çaldım dünyanın dibine
Nice yangınlara karşı yüreğim, hazan çeşmesiydi sanki
Bilendim yıllarca bu çarpık düzende
Yok gibiydi önce tahammülsüzlüğüm
Kim bilir, belki anam beni doğurmadan önce
Kaybetmedim umudumu yeşerecek bir gün
Yıllardan sonra da olsa, diktiğim filiz...
Avuçlarımda tuttuğum dünya ve güneş
Avuntum sonsuz çünkü avuçlarımda artık
Hâl böyleyken dimdik ve onurla karşılarındayım
Oysa onlar, kuruluşlarında olanlara acımasız
Tüm hırçınlıklardan uzaklaşacak insanoğlu, eminim
Oysa ömür kısa, uzatılan bayraklar taşınamıyor
Acı ve hüzün, bu ikiliye dikkat
Hamur gibi yoğurur benliğinde tuzsuz, tatsız ve kat kat...
Ve dünya avuçlarımda
Ve güneş avuçlarımda
Ve ben, ayakta, dimdik dururken onurla onlara karşı
Onlar hâlâ sürdürdüler insanoğluna acımasızlıklarını...
SEN... KAPIMDA!...
Ayazda kalmış bir akşamüstü
Gecenin koyuluklarla donatılmış bağrındayım
İçim sen, dışım sen ve ellerim paltomda
Unutmaya dem vurmuş yüreğimde, unutulmazlar arasındasın
Sahilde yürürken usulca yağan yağmur
Nasıl ıslatmıyorsa benliğimi
Ve nasıl ıslatmıyorsa yanan yangınımı
Yüreğim kabul etmez artık, dönsen de
Bu gece nasıl uyuyacağımı bilmeden
Göreceğim rüyaya odaklandım
Adımlarımı hızlandırdım, evime doğru
Bir an önce seni görmek istedim rüyamda, ama sen kapıdaydın...