13
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1197
Okunma
Bir kadeh suya,
katık ettim gözyaşlarımı.
Bin kere boğuldu hayallerim,
dibini bir kere daha gördüğüm şişede.
Kuru bir çınar yaprağı gibi savruldum,
Islak ve yorgun, caddesinde İstiklal’in
Karanlıklarında bıraktım geçmişi ,
Ve seni…
Gittikçe silikleşen insan yüzleriyle eşdeğerdi,
Hayatın rengi.
Daha kaç satır yazmalıydım, sana
Körkuyularımdan atmak için zehrini
Esir almış bedenimi,besbelli
Tarihin soğuk izlerini taşıyan onca mimari
yıkılacakmış gibi duruyor,üstüme
Şehir ışıkları, kısılan göz bebeklerimde kırılıyor,
Sanki, yedi renkli ebem kuşağı gibi/sahte…
Hangi meydana pankart açmalıyım
Aşk_ı hürriyetime ihanetini haykırmak için
Gururumun duygularıma esir olduğu,
Amansız bir savaşın ortasında şimdi yüreğim.
Bu anı durdurmalı mı,
İşkencesinden kurtulmak için,
Yoksa, sarılmalı mı ona, sımsıkı
Son ağırlığını hissederek omuzlarında.
Böyle zamanlarda vahşi bir kısrak koşar içimden,
Öfkesiyle nallarında kıvılcımları döven .
Köşe başlarında,duraklarda
Hep aynı, ifade/siz, yüzler
Aksetmiş biriken suların yüzeyine,
Halkalarına sapladığım yağmur damlalarının.
Oldum olası haz etmem uzun cümlelerden,
Ve
manasız kısa sözlerden.
Düşününce içimdeki laf kalabalığını,
Dudağımdan alaycı bir tebessüm düşer.
Şimdi…
Hangi harmanlanmış sözcükleri,demleyip
Sunmalıyım kristal bir kadehin kızıllığında,sevdaya..
Ya da…
Daha kaç gözyaşı boğmalıyım,
boşalan kadehlerin kızıllığında.
AySy