10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1463
Okunma
Kadıköy rıhtımına açılan dar sokaklar vardır.Yokuş yukarı çıktıkça denizin, suyun etkisiyle yakınlaştığını görürsünüz.Hele yara almışsanız inceden inceden, kadehin beline çakılan şerefiyeler satırlara açılan bir yelkenli oluyor gönülde.Yalnızlık tatlı bir bela, en az sevgili kadar.
Sallanp duruyor boş bir tekne,
Eylül sonlarında lodosa teslim
İstanbul akşamları gibi…
El ayak çekilmiş
bu koca şehir de,
yıldızsız, ıssız bir gece.
Ucuna ulaşır,
yüksek ökçe yankısı,
Arnavut kaldırımılı boş sokağın,
tek figüranlarıyız,
şefkat için ayak bileklerime sürtünen
tekir ve ben.
Dönüp arkama bakıyorum,
yokuş aşağı,
bir köşede bıraktığım,
hayallerimi son kez anarak
derin bir iç çekiyorum.
Eski bir cumbanın altından geçerken,
çatlamış oluklardan bir damla düşüyor
göz yaşım/mış gibi yanağıma.
Genç kızlığımdan devr aldığım
bir kadınım, yaşlılığıma emanetim.
Yıldızsız, ıssız bir gece
üstüm de mahya ışıkları
makam_ı ilahi bir seda
doluyor kulaklarıma.
Avuçlarıma seni sürüyor
dilime seni sarıyorum.
Biraz da ha üşümekte nefesim
ve yalnızlıktan titremekte, bedenim.
Kelimeler,
Tarifsizler…
Yoksulluğuna düştüğüm akşamlarda,
kıl payı kaçırdığım uykuların sebebisin.
Son ayak izlerinden çekilirken,
dalgaların köpüklerine salıyorum ,
hasretle seni.
AysunSay
Bir geceyi, sabaha teslim ederken…