Gel, hele dur biraz gardaş!
Bir serzenişim var sana..
Başını çevirip gitme, dursana!..
Bilir misin sen,
Öz vatanda garip kalmayı?
Anlar mısın sen,
Ulusunun arasında öksüz olmayı?
Yörende, beldende, kentinde
Göre, göre yabancı kalmayı?
Duydun mu yüreğinde,
Bu acıyı sen?
Öz dilimi çaldılar,
Kaldım boynu bükük,
Yabancılar arasında.
Ne anlıyorum,
Ne de anlaşılıyorum…
Aşevi, tarih oldu,
Lokanta, Restaurantlar
Geldi yerine…
Panayırlar unutuldu,
Şovrumlar kondu yerine…
İşyerleri, bakkallar,
Hanlar, hamamlar unutuldu,
Şoplar, dansingler,
Kafeteryalar falan, filanlar
Yabancı sözler geldi yerine…
Meyhaneler kapandı,
Barlar, kumarhaneler,
Diskotekler, kafeler,
İnternetler, bilmem ama
Şu etler, bu itler aldı yerini…
Aferin bize, bizim insanımıza,
Ne güzel de seçti,
Milenyum denen,
Bu son yüzyılda yerini…
Bekleyin, az kaldı
Türkçe’ye, idam fermanı yazdılar.
Yakında ana yerine,”mama”,
Baba yerine,”papa”derse, çocuğunuz
Şaşmayın ha e mi !?
Yüzyılların TÜRK DİLİ,
TÜRK KÜLTÜRÜ eriyor,
Göz göre, göre yok ediliyor…
Aferin size, aferin bize,
Anadilimize,
Ne kadar da saygılıyız !?
Acaba bu mu,
Sorumluluk denen şey ?
Ya da cehalet…

Suat TUTAK
18.06.2004-
Saat:22.40