8
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
3289
Okunma

UNUTMA BENİ
Kimselere göstermeden, hüzünlü gözlerimden akan damlacıklarla bakakaldım peşin den İçimdeki öfkeyi dizginlemeye çalışıyorum. Beni kimsesiz, çaresiz bırakıp gitmiş olsan da, bir yanımı sana yaslıyorum usulca.
Bir şarkının güzel sözleri gibi, dingin sesin çalınıyor kulaklarıma. Unutma beni dediğin o an bile, unutmanın mümkün olmadığını bilerek bakıyorum gözlerinin bebeğine. Oysa gideceğini bilerek; dönmeyeceğini, anılarıma saklanacağını bilerek. Susarak gecenin sesine bırakıyorum kendimi.
Unutma beni…
Tenime kazınan cümlelerin alevi sarıyor dört yanımı. Nasıl mümkün ki seni unutmak. Seni unutmak, nefes almayı bırakmak, seni unutmak vazgeçmek değil mi? Nasıl unutayım… Nasıl unutulur ki içimi yakan bir sızının varlığı beni sarmışken. Gidişinin ardından saymaya başladım günleri. Karaladığım duvarlara elim varmıyor. Gidişine, yokluğuna inanmak zor geliyor. Duvarlarım kanıyor sensizliğinle, kâğıtlar eskiyor, kalemim ilk defa büküyor boynunu. Suskun, bitap günlerin toplamını yaşıyoruz. Beynime kazıyorum ‘’ Unutma beni ’’. Yüzlerce kez söz veriyorum, yüzlerce kez avazım çıktığı kadar bağırıyorum. Seni unutmak mümkün mü.
Unutma beni…
Ayrılıklar gün batımlarında yakalar. Sonbahardır mevsim. Ağaçlar bırakmıştır kendini sarı rengin hüznüne. Bir yel eser amansız, alır götürür sizi belirsiz bir griliğin orta yerine. Haykırırsınız. Arkasından derin bir suskunluk hapseder tüm nefes alış verişlerinizi. Dudaklarınızda susuzluğun, ayrılığın kuruluğu kalır. Onsuzluğa soyunursunuz her gece. Masanızda duran resmine uzanır eliniz.
5.0
100% (1)