1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1860
Okunma

Üstde resmiyle müşerref olduğunuz Hamide Hanım, kendileriyle göz göze geldiğim bir anda bana:
Gecenin nemi mi düşmüş gözlerine
ne olur ıslak ıslak bakma öyle
saçını ver sineme, derdini söyle
ne olur ıslak ıslak bakma öyle!
Sürerim bulutta tarlalarını
yağmurla beklerim göğün göğsünü
güneşde demlerim senin çayını
yüreğimden süzer öyle veririm
Ben feleğin şu çarkına çomak sokarım
yeter ki ıslak ıslak bakma öyle...
demişdi. O hitab beni bu şiiri yazmaya sevk etti, ancak ondan henüz bir cevab alamadım.
Yâre gizli sözlerim var
diyemiyom ele garşı... (Karacaoğlan)
Adına bir çok türkü yakıldığını duydum,
onlara kulak takmam, sen benim Hamide’msin,
kavuşacağımız günü pösteki gibi saydım.
Uğruna harcadığım yıllarımda kıdemsin,
yad ellere bırakmam, sen benim Hamide’msin.
Hayat, var olmanın son şekli imiş vücudda
gövdeler feryad eder varınca son hududda
ben de düşdüm feryada, zillete ve yahut da
gayyaya, senin için değer, sen ki erdemsin
dönüp ardıma bakmam, sen benim Hamide’msin.
Bir yuvanın daimî sakinleri olalım
o yuvada aşkı ve muhabbeti bulalım
misafirler gidince sen, ben yalnız kalalım
koyu sohbetimizi arttıran çayda demsin
artık ölsem gam çekmem, sen benim Hamide’msin.
Hamide, hak verdin mi sana böyle yanmama,
dudağından aşk meyi içip içip kanmama?
İstikbalim, soy-sopum bağlandı inanmama,
yavrumun anası ol, ak memenden süt emsin!
Hoş görüle yaş dökmem, sen benim Hamide’msin.
İlan-ı aşkım ile sığınmışdım bölgene
tadlı karasuyunda meftun oldum dalgana
son ilticamı yazdım esintine, gölgene
benim için nefis bir çiçek, gülsün, çiğdemsin,
artık kovsan da çıkmam, sen benim Hamide’msin.
Zamanla ben de kötü tecrübeler yaşadım
sevdiklerim uğruna yakama gül döşedim
o asortik kızların elindendi haşadım,
sen başkasın Hamide, ne Buket, ne Didem’sin
daha başımı yakmam, sen benim Hamide’msin.
Aydın Bayrakdar