16
Yorum
2
Beğeni
4,5
Puan
1757
Okunma
şu bizim sokak
her zaman boz her zaman çıplak
seyyar satıcılar alabildiğine hür sanırlar kendilerini
seksek çizgileri silineli asırlar olmuş
çocuk yok uyanacak
in cin de görünmez
nineler de dedeler de
hatıralardır yaşayan cam ardındaki peykelerde
titreyen ellerde bir bardak su
raflarda kuru ekmek bir de boş ilaç kutusu
bizim boz çıplak sokak
yılda bir giyinir nazlı gelinler gibi ak pak
ay ışığında uzanır gider haftalarca salınarak
incelmiş parmaklardan alevlenmiş çıralarla başlar tören
kara dehlizler gibi sobalarda çıtır çıtır ateş
kestaneler sobanın üstünde yok artık
ne de arka bahçede ayazda üşüyen havuç burunlu adam
göçen yavrularla gitti neşe bu odalardan
kıpırdayan dudaklarda dualar
hiç açılmayacakmış gibi hayata paslı kapılar
bizim sokak
ne bahar bilir ne yaz
çiçek tarhları yalnız
tulumba sessiz bahçelerinde
yapraklanır ağaçlar içerek suyu derinlerden
üç beş serçe seslenir kuytularda zamanı hatırlatmak için
asırların yükü binmiş gibi dallar yere eğik
yapraklarda bozla karışık bir yeşillik
fersiz gözlerde buğulu yaşlar
uzaklara ayarlanmış
hırsıza sağır kulaklar
bizim sokak
kiremitleri rüzgârlarla savrulmuş yağmurlarla yunmuş
güneşi kavurmuş soğuğu dondurmuş
direnmiş
gökkuşağından geriye bir boz renk kalmış
bir de tarihe şahit kahraman ihtiyarlar
hazırlanmakta yavaştan beton kulelere
sanır ki akasyanın dibinde misketler yuvarlanacak
bilmez gibi ay ışığında gümüşten gülüşleri tarih olacak
alışılmış her şeye
zamansız yankılanan salâlar bile akis bulmuyor
düzayak evlerden başlar uzanmıyor
komşuuu
huuu
kimmiş
vah vah
(Bizim Külliye sayı 40, sayfa 69)
5.0
75% (3)
3.0
25% (1)