5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1053
Okunma
/Penguenler herkesten erken uyandılar. Dağlarda, düzlerde, denizde
ve havada ne kadar kardelen varsa hepsini uyandırdılar. Cemreler de
işte bunu bekliyorlardı. Onlar da uyanan kardelenlerin ve penguenlerin
yanına koştular, el-ele oyunlar oynamaya başladılar/
canımın içi ben de;
bu sabah çok erken uyandıracağım seni, öperek dudaklarından
güneşten önce girip gözlerine, çiçekler koklayacağım saçlarından
bu sabah yastık kavgası yapmadan, umutlarımızı da alıp yanımıza
önce sıradan bir kahvaltı yapalım, sonra hep birlikte çıkalım sokaklara.
güneş aldatmaz ama,
biz gene koruyalım kendimizi, havanın renklerine kanmayalım
önce ihanet kurşunu vurur güzellikleri, bunu hiç unutmayalım
geldi mi zor gider bilirsin, baharda yakalandığın soğuk sancısı
darağacı olur sallanır yüreğinde, üç damla kış ayazı, üç fidan gözyaşı.
dinle bak, ver kulağını,
bulvarlarda coşkulu kuş sesleri, bin türkü gibi şakırken dallarda
geçmiş baharlar nasıl uyanıyor, onurlarıyla yattıkları dağlarda
şimdi biz alalım elimize renkli kalemlerimizi, bütün insanlar alsın
baştan sona baharla boyansın yeryüzü, üzerine yürekli şiirler yazılsın.
canımın içi, nasılsın,
yeni çiçekler keşfetmeye hazır mısın, hepsine senin adın konulsun
saplarında küçük ve yeşil yapraklar, onlar da çocuklarımız olsun
ışıltılı derelerde yolculuk gibi, hafif bir mızrabın öpmesiyle telleri
gün ışığında yakamozlar açsın, gözlerinden ışık saçan yıldızlar misali.
korkma ver ellerini,
işte düşüyor akşam alacası ama, ardından karanlık gelmeyecek
bu günlere vurduğumuz aşı tutarsa eğer, ışıklar hiç sönmeyecek
kirli-paslı tüm sözcükler yakılmıştır çünkü, magmanın ortasında
yerlerine çocuklar aydınlığı yazmıştır, uçurtmaları kaçınca ağlasalar da.
/Bir kitapçı dükkanında biz raflardaki kitapların harmanını yaparken hemen
yanı başımızda hiç büyümeyecek çocuklar vardı ve onlar hepsi birden aynı boyama kitabına, birer köşesinden sahip çıkıyorlardı. İşte o kitap dünyaydı.
Biz bu masalı onlardan dinliyorduk, anlatan biz olsak da/
Cevat Çeştepe