13
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1561
Okunma
Zamanlardan sabahtı,
Şehrim yine kuru ayazlı
Üzerimde siyah hırkam
Bedenimdi altıncı kattan savrulan
Bana şahitlik ediyordu yan balkonda güvercin
Ağzında bir susam tanesi...
Kabarmış siyahi tüyleri
Bomboş caddede yanan tek tük ışıklar
Ezan sesine uyanan biçare ruhlar
Havada huzurun kokusu
Havada senin kokun...
Yorumsuzdu, özneldi tüm yargılar
Öznesiz cümleler kurdum yeni doğan güneşe dair
Gülmüyordu güneş,
Kırmızı pastel boyadan bir ağzı yoktu
Ondan mıydı acaba, hüznü?
Hep iki dağın arasından doğar sandım onu
Bu sabah asılı kalmıştı gökte
Dağlarda onu terketmişti, ruhumun bedenimi terkettiği gibi
Bir binanın altıncı katından savruldu bedenim
Ruhum göğe yükselirken el salladı sert zemine
Dudağımın kenarında kalan pembe pamuk şekeri eridi
Ezan sesine uyanan ruhların günahları gibi...