14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1843
Okunma

karanlıkla kucaklaşırken şehir
bir bir yanar yıldızlar
el ayak çekilir yavaş yavaş
biraz daha yaşlanır kaldırımlar
ay tüm haşmetiyle
gelir oturur geceye
yanar yakamoz
balıkların göğsünde uyuduğu yorgun denizde
üşüdükçe akşam
sokulur gecenin koynuna
daha bir grileşir sureti
daha bir kara sürer alnına
kimi bassam bağrıma
çatallaşır dili
değişir rengi, alaca bulaca yüzsüzlüğü
ya(ı)lan bakışlı sinsiliği
sus mührü vuruldu dudaklarıma
ferman buyruldu gönül tahtıma
yazılmış bir kaderse yaşanan
şükredilmeli bahşedilen bahta
bizler ki; bir avuç toprak uğruna
yıpranmış bedenli fanilerdik
kaç parça taşırız cebimizde kırık kalbimizden
yada nedir kazancımız
şeytana satılan ruhtan
hüzün yükledim yüreğime
bulutları kümelendi gözbebeklerimin
rengi solan gökkuşağımın dibinde
ölür çığlıksız martılarım
şimdi elimde avucumda;
ışıklar söndüğünde ortaya çıkan
sadece yastığıma sırdaş
çocuk gözyaşlarım kaldı geriye
Gülay Bulut